MANŞET!

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR?

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR? Karanlıklardan aydınlığa çıkalım, (Hadid 9) en doğru yolu bulalım (İsra 9) diye biz kullarına Kitabullah...

21.05.2017

70 BİN?

70 BİN?
Şunu itiraf edelim:
Türkiye'deki dindarların Kur'an'la tanışması 20 hadi bilemedin 30 yıl öncesine dayanır. Kur'an'la tanışma derken, onu anlayarak okumayı ve Kitabullah'a göre inanç dünyamızdaki doğru bildiğimiz yanlışları, efsaneleri düzeltmeyi kastediyorum.
25 - 30 yıl öncesi nasıl mıydı?
Dinimizi çeşitli ilmihal kitaplarından, hoca hacı bildiklerimizin sohbetlerinden, camideki vaazlardan, eh biraz da ayda yılda gittiğimiz konferanslardan falan öğrenirdik. Elbette işi ana kaynağından, Kur'an ve Kur'an'ın onayladığı Hadis kitaplarından, kimi tefsirlerden okuyup öğrenenler de vardı ama sayısı çok değildi bunların.
Bahsettiğim bu dönemde mezhepler dinin ta kendisiydi. Birazcık farklı düşünenler olursa anında "mezhepsiz" veya "Reformist" olarak damgalanır, derhal itibarsızlaştırılırdı.
Derken 1990'larda Kur'an gündeme geldi. Kabul etmeliyiz ki bu akımın en kuvvetli temsilcisi rahmetli Yaşar Nuri Öztürk olmuştur. Kur'an mesajını kitlelere ulaştırmada hayli başarılı oldu. (şimdi kimileri Yaşar Nuri ismini duyunca huylanmışlardır :) )
Pek çokları gibi benim de Kur'an'la tanışmam bu yıllara rastlar. Kendi çapımda epeyce kitap okumama rağmen yeteri ölçüde Kur'an kültürüm yokmuş. Şimdi geriye dönüp baktığımda doğru bildiğim nice bilgilerin aslında Kur'an'la taban tabana zıt olduğunu hem üzülerek hem de halime şükrederek görebiliyorum. Bilgilerimizi Kur'an'a onaylatma gibi bir derdimiz yoktu! Nasıl olsundu ki? Çevremizdeki nice hocalarımızın, okulumuzdaki pek çok öğretmenlerimizin Kur'an'dan haberi mi vardı sanki? Hepsi adeta ağız birliği yapmışcasına:
"Kur'an'dan din öğrenilmez!!! Hatta sapıtabilirsiniz bile!!! Siz kiiiimm Kur'an'ı anlamak kim!!! Onu ancak peygamberler anlar, pek azını da kimi alimler!!! Kur'an okuyup da hüküm, fetva vermeye kalkarsanız dinden imandan olabilirsiniz!!! Selef-i Salihin'in, mezhep imamlarımızın, mezhepde müçtehidlerimizin fıkıh kitaplarını okuyun, namazı orucu haccı zekatı ilmihallerden belleyin, gerisine karışmayın!!"
Sonra ne oldu?
"Güneş balçıkla sıvanmaz" derler ya, Kur'an bu toplumu bir kez daha nuruyla aydınlattı şükür. Biraz sancılı geçse, Pensilvanya'lı CIA Köpeği'nin 15 Temmuz'dan çok önce vaaz kürsülerinden dillendirdiği "Son zamanlarda bir de Kur'an Müslümanlığı çıktı!" türünden "Kur'ansız Müslümanlık" özlemciliği olsa da elhamdülillah Kitabullah bu toplum nazarında artık kabul görüyor.
Artık eski din anlayışı (hepsi yanlış değil elbet) ile bir yere varılamayacağını hakikaten dindar kitlelerimiz fark eder oldu. Dini sohbet yapanların anlattıkları Kur'an'a uymazsa birileri itiraz edebiliyor. En azından eskisi gibi masalı hurafeyi, saçma sapan rivayetleri yutmuyorlar artık.
Yıllar önce başımdan geçen bir hatıramı örnek olsun diye sizlerle paylaşayım:

Bir esnaf dükkanındayız 8- 10 kişi falan varız. Ordan burdan konuşuyoruz. Benden yaşça büyük bir abimiz, Konya'nın o yıllar en meşhur hatiplerinden olan bir hocadan -ismi lazım değil, 'Kapu Camisi' desem yeterli- dinlediği bir vaazı bize aktarıyor.
Dinliyoruz:
"Her müslüman gücü yetiği kadar "Emr-i bil ma'ruf, Nehy-i anil münker" yapmakla (insanlara iyiliği tavsiye etmek, kötülükerden de sakındırmak) mükelleftir. Eğer bunu yapmazsak, toplum olarak Rabbimizin azabına müstahak olur çökeriz, batarız..."
(Buraya kadar anlattıkları doğru, şimdi bundan sonrasına dikkat)
"Nitekim Lut Kavmi de böyle helak oldu!!! Hz. Lut'un kavminden 70 bin kişi her gece teheccüt namazına kalkarlardı ama gündüzleri toplumun ahlaksızlıklarına göz yumar, etliye sütlüye karışmaz: 'Her koyun kendi bacağından asılacak, bize ne!' derlerdi!!! Ama sonra n'oldu? Rabbim o 70 bin kişinin gece namazına falan bakmadı da hepsini o ahlaksızlarla birlikte helak etti!!! Yaaa!!!"

Ben:
"Hocanızın vermek istediği mesaj yüzdeyüz doğru da" dedim. "Verdiği örnek Kur'an'la taban tabana zıt ama???"
Sohbet arkadaşlarım biraz afalladı tabi. İtiraz ettiğim kişi öyle sıradan biri değil ki!!! Koskoca...
Gözlerim şimdiki gibi değil çok sağlamdı ve cebimde devamlı Mealli Kur'an'ı Kerim taşırdım. Çıkardım silah çeker gibi ondörtlü mü, açtım Zariyat Suresi'ni başladım okumaya:
31. (İbrahim:) O halde işiniz nedir, ey elçiler? dedi.
32. "Biz, dediler, suçlu bir kavme gönderildik."
33. "Üzerlerine çamurdan taş yağdırmaya geldik."
34. Bu taşlar, aşırı gidenler için Rabbinin katında işaretlenmiş taşlardır.
35. Bunun üzerine orada bulunan müminleri çıkardık.
.
فَمَا وَجَدْنَا فِيهَا غَيْرَ بَيْتٍ مِّنَ الْمُسْلِمِينَ
.
36. Zaten ORADA MÜSLÜMANLARDAN, BİR EV HALKINDAN BAŞKA KİMSE BULAMADIK."
Merak edenler, okuduğunuz Sure'nin başına sonuna bakabilir. Burada anlatılan Lut Kavmi'dir. Ve gördüğünüz gibi bırakın teheccüde kalkan 70 bin müslümanı, 7 kişi bile yoktu o kavimde iman eden!
Ayette bahsedilen evden kasıt Hz. Lut'un eviydi. Öyle ki Lut'un hanımı bile iman etmemişti üstelik. Tefsirlere göre Hz. Lut'tan hariç iman eden sadece Lut'un iki kızı vardı. Koskoca toplumda iman etmiş 3 kişi yani!

Amacım insanların açığını bulmak falan değil, ama realite maalesef buydu. Eskiye nazaran şimdilerde daha iyi olduğumuz kanaatindeyim.
Dini alanda önderlik yapanlarımız Kur'an'ı çok çok iyi bilmeli. Yoksa hem kendisi sapar hem de çevresini saptırır.
İnsan sormadan da edemiyor?:
"Bunca yıl milletin önüne çıkıp din iman diye vaaz veriyorsun, daha Zariyat'tan haberin yok??? Haberi olan 70 bin tehecütçü masalını anlatabilir mi???
Velhasıl Kur'an'a çok muhtacız; onun nuruna. "En doğru yola Kur'an iletir" çünkü. (İsra 17/9)
Ne diyordu Muhammed İkbal:
"Dünkü yol kesenler, Kur'an'la tanışınca yol gösterici oldular!"
Vesselam...
M. TULUKCU
●●●

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.