MANŞET!

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR?

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR? Karanlıklardan aydınlığa çıkalım, (Hadid 9) en doğru yolu bulalım (İsra 9) diye biz kullarına Kitabullah...

22.05.2017

40 ÂYET VE MEÂLİ YARIŞMASI

40 ÂYET VE MEÂLİ YARIŞMASI  2010 / 2011

  • 1
كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِِيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُولُوا الأَلْبَابِ 

Sana bu mübârek Kitab'ı, âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.
Sad 38/29
  • 2
إِنَّ الَّذِينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللَّهِ وَأَقَامُوا الصَّلاَةَ وَأَنفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرّاً وَعَلاَنِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لََن تَبُورَ

Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık sarfedenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler.
Fatır 35/29
  •  3
أُتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلاَةَ إِنَّ الصَّلاَةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ
 وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
Sana vahyedilen Kitab'ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak, elbette ibadetlerin en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.
Ankebut 29/45

  •  4
قُلْ لِِعِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا يُقِيمُوا الصَّلاَةَ وَيُنفِقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرّاً وَعَلاَنِيَةً
 مِِن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لاَ بَيْعٌ فِيهِ وَلاَ خِلاَلٌ

İman eden kullarıma söyle:  Namazlarını dosdoğru kılsınlar, kendisinde ne alışveriş, ne de dostluk bulunan bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık harcasınlar.
İbrahim 14/31
  •  5
وَالَّذِينَ يُمَسَّكُونَ بِالْكِتَابِ وَأَقَامُوا الصَّلاَةَ إِنَّا لاَ نُضِيعُ أَجْرَ الْمُصْلِحِينَ
Kitab'a sımsıkı sarılıp namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların mükâfatını boşa çıkarmayız.
Araf 7/170
  •  6
اِنَّ هٰـذَا الْقُرْاٰنَ يَهْدٖى لِلَّتٖى هِىَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنٖينَ الَّذٖينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْرًا كَبٖيرًا

Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir ve iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.
İsra 17/9
  •  7
فَلاَ تَعْلَمُ نَفْسٌ مَا أُخْفِيَ لَهُم مِِن قُرَّةِ أَعْيُنٍ جَزَاء بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Yaptıkları (güzel davranışların) karşılığı olarak, onlar için (cennette) ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.
 Secde 32/17
  •  8
وَمَا أَصَابَكُم مِِِن مُصِيبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ أَيْدِيكُمْ وَيَعْفُو عَن كَثِيرٍ

Başınıza gelen herhangi bir musibet, bizzat kendi ellerinizle yaptığınız işler yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çoğunu affeder.
Şura 42/30
  •  9
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَوْعِظَةٌ مِن رَبِّكُمْ وَشِفَاء لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ
 لِلْمُؤْمِنِينَ قُلْ بِفَضْلِ اللّهِ وَبِرَحْمَتِهِ فَبِذَالِكَ فَلْيَفْرَحُوا هُوَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ

Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, gönüllerinize bir şifa, müminler için bir hidâyet ve rahmet gelmiştir. De ki: Bu ancak Allah'ın size bir lütfu ve rahmetidir. İşte bununla sevinsinler. Zira bu Kur’an, onların (dünya malı olarak) topladıklarından çok daha hayırlıdır.
Yunus 10/57–58
  •  10
ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ أَيْدِي النَّاسِ لِيُذِيقَهُم بَعْضَ الَّذِي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

İnsanların bizzat kendi elleriyle yaptıkları işler yüzünden, karada ve denizde düzen- denge bozuldu. Belki gittikleri kötü yoldan dönerler diye, Allah yaptıklarının bir kısmını onlara tattıracaktır.
  Rum 30/41
  •  11
وَلاَ تَحْسَبَنَّ اللّهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الأَبْصَارُ
Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onların cezalandırılmasını, korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.
İbrahim 14/42
  •  12
إِنَّ اللّهَ لاَ يَغْفِرُ أَن يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَالِكَ لِمَن يَشَاءُ وَمَن يُشْرِكْ بِاللّهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلاَلاً بَعِيداً

Allah, kendisine şirk - ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bunun dışındaki günahları dilerse bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır.
Nisa 4/116
  •  13
وَلَوْ بَسَطَ اللّٰهُ الرِّزْقَ لِعِبَادِهٖ لَبَغَوْا فِى الْاَرْضِ وَلٰـكِنْ يُنَزِّلُ بِقَدَرٍ مَا يَشَاء اِنَّهُ بِعِبَادِهٖ خَبٖيرٌ بَصٖيرٌ ُ

Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir.
Şura 42/27
  •  14
قُل لَن يُصِيبَنَا إِلاَّ مَا كَتَبَ اللّهُ لَنَا هُوَ مَوْلاَنَا وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlâmızdır. Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.
Tevbe 9/51
  •  15
وَالَّذِينَ اجْتَنَبُوا الطَّاغُوتَ أَن يَعْبُدُوهَا وَأَنَابُوا إِلَى اللَّهِ لَهُمُ الْبُشْرَى فَبَشِّرْ عِبَادِ
الَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ أَحْسَنَهُ أُوْلَئِكَ الَّذِينَ هَدَاهُمُ اللَّهُ وَأُوْلَئِكَ هُمْ أُوْلُوا الأَلْبَابِ

Tâğut'a kulluk etmekten kaçınıp, Allah'a yönelenlere müjde vardır. Bu kullarımı müjdele.  O kullarımı ki, sözü dinlerler, sonra da sözlerin en güzeli olan Kur’an’a uyarlar. İşte onlar, Allah'ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Gerçek akıl sahipleri de onlardır.
Zümer 39/17-18
  •  16
وَبَشِّرِ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًا قَالُوا هٰـذَا الَّذٖى رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ وَاُتُوا بِهٖ مُتَشَابِهًا وَلَهُمْ فٖيهَا اَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَهُمْ فٖيهَا خَالِدُونَ

İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bunlar daha önce de rızıklandığımız şeylerdir, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî kalıcılardır.
 Bakara 2/25
  •  17
قُلْ يَا عِبَادِىَ الَّذٖينَ اَسْرَفُوا عَلٰى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمٖيعًا
اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحٖيمُ
De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Zümer 39/53
  •  18
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُ اَمْرًا اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْ
 وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُبٖينًا
Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ya da kadının, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah’a ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş demektir.
Ahzab 33/36
  •  19
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّامٖينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَاءَ لِلّٰهِ وَلَوْ عَلٰى اَنْفُسِكُمْ اَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَبٖينَ اِنْ يَكُنْ غَنِيًّا اَوْ فَقٖيرًا فَاللّٰهُ اَوْلٰى بِهِمَا فَلَا تَتَّبِعُوا الْهَوٰى اَنْ تَعْدِلُوا وَاِنْ تَلْوُا اَوْ تُعْرِضُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيرًا
Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, gerek kendiniz, gerek ana-babanız ve gerekse akrabanız aleyhine bile olsa, Allah için (doğru) şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) ister zengin olsunlar, isterse fakir, Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup sakın adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şâhitlik etmekten kaçınırsanız, (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Nisa 4/135
  •  20
وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُوا اِلَّا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَا اَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَا اُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَرٖيمًا

Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine «öff!» bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.
İsra 17/23
  •  21
مَنْ جَاءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ عَشْرُ اَمْثَالِهَا وَمَنْ جَاءَ بِالسَّيِّئَةِ فَلَا يُجْزٰى اِلَّا مِثْلَهَا وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ

Kim (Allah’ın huzuruna) iyilikle gelirse, ona getirdiğinin on katı vardır.  Kim de kötülükle gelirse, o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.
Enam 6/160
  •  22
وَاِذَا سَاَلَكَ عِبَادٖى عَنّٖى فَاِنّٖى قَرٖيبٌ اُجٖيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ اِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجٖيبُوا لٖى وَلْيُؤْمِنُوا بٖى
 لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
Eğer kullarım sana benden sorarlarsa, de ki onlara: Ben onlara yakınım. Bana dua ederlerse, dualarına icabet ederim. O halde onlarda benim davetime uysunlar, bana iman etsinler ki doğru yolu bulabilsinler.
 Bakara 2/186
  •  23
وَمَنْ يَعْمَلْ سُوءًا اَوْ يَظْلِمْ نَفْسَهُ ثُمَّ يَسْتَغْفِرِ اللّٰهَ يَجِدِ اللّٰهَ غَفُورًا رَحٖيمًا

Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah'tan  mağfiret dilerse, Allah'ı çok bağışlayıcı ve esirgeyici olarak bular.
Nisa 4/110
  •  24
اِنَّكَ لَا تَهْدٖى مَنْ اَحْبَبْتَ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَدٖينَ

Gerçek şu ki, sen her sevdiğini doğru yola iletemezsin; fakat Allah'tır, (yönelmek) isteyeni doğru yola ileten. Ve yine O'dur, doğru yola girecek olanları en iyi bilen.
Kasas 28/56
  •  25
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالْاَنْصَابُ وَالْاَزْلَامُ رِجْسٌ مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ
 لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
Ey iman edenler! Sarhoşluk veren şeyler, şans oyunları, putperestçe uygulamalar ve gelecek hakkında kehanette bulunmak, Şeytan işi iğrenç kötülüklerden başka bir şey değillerdir. O halde onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz!
Maide 5/90
  • 26
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا عَلَيْكُمْ اَنْفُسَكُمْ لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ اِذَا اهْتَدَيْتُمْ  اِلَى اللّٰهِ مَرْجِعُكُمْ جَمٖيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Ey iman edenler! Siz, kendinizi düzeltmeye bakın. Siz, doğru yolda olduğunuz sürece sapmış olanlar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O size neler yaptığınızı haber verecektir.
Maide 5/105
  •  27
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارٰى اَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاِنَّهُ مِنْهُمْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِى الْقَوْمَ الظَّالِمٖينَ
Ey iman edenler! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.
Maide 5/51
  •  28
وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِى الْاَرْضِ مَرَحًا اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ

Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.
Lokman 31/18
  •  29
يَا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْمًا لَا يَجْزٖى وَالِدٌ عَنْ وَلَدِهٖ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِهٖ شَيْپًا اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ
Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası nâmına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin. Bilin ki, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, Allah'ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.
Lokman 31/33
  •  30
قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَصْبَحَ مَاؤُكُمْ غَوْرًا فَمَنْ يَاْتٖيكُمْ بِمَاءٍ مَعٖينٍ

<p>De ki: Suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akarsu getirebilir?</p>
Mülk 67/30
  •  31
مَنِ اهْتَدٰى فَاِنَّمَا يَهْتَدٖى لِنَفْسِهٖ وَمَنْ ضَلَّ فَاِنَّمَا يَضِلُّ عَلَيْهَا وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰى وَمَا كُنَّا مُعَذِّبٖينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولًا
Her kim doğru yolu seçerse, bu kendi iyiliği içindir. Her kim de yoldan saparsa, bu da kendi kötülüğüne olacaktır. Kimse kimsenin günahını taşıyacak değildir. Ve biz, bir peygamber göndermedikçe (kimseye) azap edecek değiliz.
İsra17 /15
  •  32
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

Her canlı, ölümü tadacaktır. Biz sizi (hayatın) iyi ve kötü tezahürleriyle karşı karşıya getirerek imtihan edeceğiz. Hepiniz sonunda bize döndürüleceksiniz.
Enbiya21/35
  •  33
وَلَقَدْ اُوحِىَ اِلَيْكَ وَاِلَى الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِكَ لَئِنْ اَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ وَلَتَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرٖينَ

Andolsun, sana da senden öncekilere de şu vahyedilmiştir: Eğer şirke saparsan çalışman kesinlikle boşa çıkar ve mutlaka hüsrana uğrayanlardan olursun.
Zümer 39/65
  •  34
اِنَّ الَّذٖينَ قَالُوا رَبُّنَا اللّٰهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلٰئِكَةُ اَلَّا تَخَافُوا  وَلَا تَحْزَنُوا وَاَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّتٖى كُنْتُمْ تُوعَدُونَ
Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen cennetle sevinin, derler.
 Fussilet 41/30
  •  35
وَكَذٰلِكَ اَوْحَيْنَا اِلَيْكَ رُوحًا مِنْ اَمْرِنَا مَا كُنْتَ تَدْرٖى مَا الْكِتَابُ وَلَا الْاٖيمَانُ وَلٰـكِنْ جَعَلْنَاهُ نُورًا نَهْدٖى بِهٖ مَنْ نَشَاءُ مِنْ عِبَادِنَا وَاِنَّكَ لَتَهْدٖى اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ

İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu (Kur’an’ı) kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola ulaştırdığımız bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin.
Şura 42/52
  •  36
وَاَوْفُوا الْكَيْلَ اِذَا كِلْتُمْ وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقٖيمِ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَاْوٖيلًا

Ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam tutun; tartıyı da doğru teraziyle yapın: Bu hem hayırlı, hem de sonuç bakımından daha güzeldir.
İsra 17/35
  •  37
يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَاِلَّا مَنْ اَتَى اللّٰهَ بِقَلْبٍ سَلٖيمٍ

O gün, ne mal fayda verir ne de evlât. Yalnızca kötülükten korunmuş bir kalple çıkmak fayda verir.
Şuara 26/88-89
  •  38
وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْاٰنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ

Yemin olsun, biz Kur’an’ı öğüt almanız için kolaylaştırdık. Hâlâ Öğüt alan yok mu?
Kamer 54/17, 22, 32, 40
  •  39
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

Ey iman edenler! Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve herkes, yarına ne hazırladığına iyi baksın. Allah'tan korkun. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
Haşr 59/18
  •  40
وَسَخَّرَ لَكُمْ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ جَمٖيعًا مِنْهُ اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

O, göklerde ve yerde ne var ne yoksa hepsini, kendinden bir lütuf olarak sizin emrinize vermiştir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır.
Yunus 10/61
  • .....................................................                                                                                            
Hazırlayan
Mustafa Tulukcu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.