MANŞET!

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR?

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR? Karanlıklardan aydınlığa çıkalım, (Hadid 9) en doğru yolu bulalım (İsra 9) diye biz kullarına Kitabullah...

21.05.2017

KARA DAVUT

KARA DAVUT
Şimdilerde öğretmen ve öğrenci olanların hepsi biliyor! Bu öğretim yılının ilk haftasında tüm sınıflarda Pensilvanya Şarlatanı ve Kölecikleri'nin Şeytanilikleri anlatılacaktı!
Nitekim yaptık da. Akıllı tahta yardımıyla videolar, görsel içerikli belgeseller eşliğinde bu Vatikan Kıtmiri, İsrail Çomarı, Amerikan CIA Köpeği ve Kölecikler'inin ne mal olduğunu dolu dolu anlattık.
Ama ben bununla da yetinmedim. Tehlikenin bu Mendebur'dan ibaret olmadığını ispat mahiyetinde başka cemaatların kitaplarından, alim ulema olarak bilinen kimi Meczup'ların konuşma ve görüşlerinden de örnekler vererek:
"Bu da gösteriyor ki, Kur'an'ı çok iyi bileceğiz" dedim. "En az 5, mümkünse 10 defa Kur'an meali okumadan hiçbir din kitabı okumayın, dininizden olabilirsiniz!"
Öğrencilerime bizzat belgesiyle, Kur'an'dan ayetleri kendilerine okutturarak karşılaştırmalı olarak gösteriyordum. Dini(!) kitapta yazan, alim(!) olarak nam yapmışların söyleyip yazdıkları ile Allah'ın Kitabı'nda buyurdukları taban tabana zıttı ve öğrencilerim bunu şaşkınlıkla fark ediyorlardı. Elhamdülillah Kitabullah ile işin doğrusunu sonunda görebiliyorduk.
Uzatmayayım bir öğrencim:
"Dedemin de bir kitabı var bizim evde" dedi. Telefona dış kabının resmini de çekmiş. baktım "Kara Davud"
Bir zamanlar hocaların, imamların, vaizlerin elinden hiç mi hiç düşürmediği "Baş yapıt"larımız(!) arasında bir eser(!)
Bu kitabı lise yıllarımda öylesine okumuştum. İçinde elbette güzel şeyler olduğu gibi nice hikaye, masal ve hurafelerle dolu "aşure" bir kitap olduğu aklımda kalmıştı. Ama detaylarını unutmuşum. "Şunu getir de bi bakalım" dedim.
Sağ olsun getirdi de. Kitap şimdi elimde. Tam 1.200 sayfa, tek cildlik bir kitap.
Kitabın asıl yazarı, Abdullah Muhammed Bin Cezuli adında Fas'lı bir menkıbeci. Cezuli'nin ölümü 1465. Sözüm ona eserinin adı da "Delail-i Hayrat"
Cezuli'nin bu kitabı Osmanlı (Kanuni) döneminde elden ele, evden eve dolaşmış. yere göğe sığdıramamışlar.
En sonunda Kara Davut isimli İzmit'li biri (Öl. 1541) bu kitabı şerh ederek (açıklamış, yorumlamış) milyonlarca insanın bilgilenmesine (zehirlenmesine) aracı olmuş.

Dün gece Kara Davud'u o değilden bir karıştırdım. Okunacak gibi değil. Bir kez daha ikna oldum ki "Kur'an bilmeden herhangi bir dini kitap okumak, pimi çekilmiş el bombasıyla gezmek gibidir!" Her an elinizde patlayabilir!
1.200 sayfalık kitabı size anlatacak değilim, ama ne denli tehlikelerle karşı karşıya olduğumuzu, 'dinimizi güzelce öğrenelim, Rabbimizin rızasını kazanıp imanla çene kapayalım' niyetiyle kitaplıklarımızda yer açtığımız kimi kitapların aslında ne kadar tehlikeler saçtığını göstermek amacıyla sizlere bir kaç örnek vereyim.
Hemen hemen tüm tasavvuf, tarikat, cemaat kitaplarında şu ifadeyi görürsünüz:
"Rüyamda Allah'ı gördüm bana şöyle şöyle dedi!!!"
"Falanca zat rüyasında Allah'ı görmüş Cenab-ı Hak bu veli(!) kuluna şöyle şöyle demiş!!!"
Alın küçük bir örnek:
Ebu Musa Ed Deybulî:
Bayezid-i Bestamî'den işittim, şöyle diyordu:
- RABBİMİ RÜYAMDA GÖRDÜM, dedim ki: Sana gelen yol nasıl olmalıdır?
- Nefsini terk et de gel, diye cevap verdi…
(Celal Yıldırım – Bayezid Bestami İslam Tasavvufunun Özü Sh 50)
Şu da bir başkası:
Ahmet Bin Hanbel buyuruyor:
- ALLAHÜ TEALA’YI RÜYADA GÖRDÜM ve dedim ki: Ya Rabbi! Sana hangi şeyle yaklaşmak daha faziletlidir?
Buyurdu ki:
- Kur’an okumakla.
Dedim ki:
- Manasını anlayarak mı, yoksa anlamadan mı (!!!) okumalı???
Buyurdu ki:
- İster anlayarak oku, ister anlamayarak!!! :) (Nesini düzelteyim bunun)
(İmam Gazali – Kimyayı Saadet Sh. 174)
Kara Davut'da da aynı hezeyanları defalarca okuyabilirsiniz. Hatta bu bi adım daha ileri gidip:
"Rüya falan değil bizzat 'kafa gözüyle' Allah'ı gördü!!!" diyebiliyor.
Kafa Gözü'yle gördü dediği kim?
Güya Resulullah Mirac'da Allah'ı görmüş! Gönül gözüyle falan değil "Kafa Gözü"yle???
Bakın nasıl olmuş meğer, Kara Davut’tan küçük bir bölüm okuyalım: (Özetini yazıyorum çok uzun)

Resulullah (sav) Miracını anlatmaya şöyle devam buyurdu:
"Arş’a vardığım zaman ayağımdaki nalını (ayakkabı) çıkarmak istedim, o vakit arş:
"Ey Allah’ın sevgilisi! Senin mübarek nalınındaki tozdan ben iftihar ederim" dedi.
Fakat ben yinede çıkarmak istedim." Arş’da:
"Ey Allah’ın Resulü! Mübarek nalının ile bana bas ki, tozuna yüz süreyim. Üzerimde senin tozun var diye iftihar duyayım" dedi.
Buna rağmen ben yinede ayağımdaki nalını çıkarmak istedim, fakat bu sırada İzzet sahibi olan yüce Allah’tan bir hitap geldi:
"Ey Habibim! Ayağındaki nalını çıkarma ki, Arşım senin ayağının tozuyla şereflenip, mükerrem olsun!"
Bunun üzerine ben yüce Allah’a:
"Ya Rabbi! Musa (a.s) Tur dağında Sana yakarıp dua ettiği zaman, Sen ona ayakkabılarını çıkarmasını buyurmuştun?"
O zaman yüce Allah şöyle buyurdu;
"Sen benim nazarımda Musa’dan daha aziz ve kerimsin, O benim Kelim’im, sen Habibimsin!"
......
Resulullah (sav) Hazretleri anlamaktan akılların aciz olduğu
.
ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّى فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَى
.
"Ve sonra yaklaşarak yanına geldi. Araları iki yay aralığı kadar veya daha da yakın oldu" sırrına (Kur'an - Necm 53/8-9) mazhar olduktan sonra yeniden o aziz hitap geldi:
"Üdnü ya hayral beriyyeti, üdnü ya Ahmedü, üdnü ya Muhammedi lüyahlül habibe bihabibihi" diyen o güzel ses, bu hitapla gelince mekandan uzak, keyfiyetten uzak, niteliksiz olarak BAŞ GÖZÜ İLE RESULULLAH (sav) HAK SUBHANEHU VE TEALA'NIN (ALLAH'IN) CEMALİNİ GÖRDÜ!!! Ehl-i Sünnet katında değerli fikir budur!!!
Sh. 329-331

Okudunuz mu?
Meğer neymiş?
Arş bile Resulullah'ın ayağındaki toprağına hasretmiş!!! N'olur demiş arş: "Mübarek nalının ile bana bas ki, tozuna yüz süreyim!!! Üzerimde senin tozun var diye iftihar duyayım!!!"
Resulullah yine de çıkarmak istemiş ayakkabılarını da ama Allah: "Ey Habibim, ey Sevgilim!!!" demiş. "Ayağındaki nalını çıkarma ki, Arşım senin ayağının tozuyla şereflenip, mükerrem olsun!!!"
O zamana kadar belli ki Arş pek şerefli, mükerrem değilmiş!!!
Sonra n'olmuş?
Hz. Musa'ya bi gol atılmış, "Tamam ben Musa ile konuştum (Kelimetullah) bu doğru da asıl Sevgilim, en değerli Elçim sadece sensin!!!
Hadi bunları da geçtim, ya şu Allah'ı "kafa gözü"yle görmek nasıl oluyor???
Gerçekten bir beşer bunların iddia ettiği gibi Allah'ı görebilir mi?
Asla!
Neye dayanarak söylüyorum bunu?
Hem Kur'an'a hem de Resulullah'a dayanarak!
Şimdi şöyle bir soru aklınıza gelebilir?:
Onlar Kur'an ayetlerini ve Resulullah'ın "sahih" Hadislerini bilmiyorlar mı yani?
Tabii ki bilmiyorlar! Eğer bildikleri halde hala böyle iğrenç rivayetleri savunuyorlarsa o zaman cehaletten de öte "kıpkızıl gavurluk" söz konusu olur.
Olayın doğrusu şudur:
Necm Suresi'nde "Ve sonra yaklaşarak yanına geldi. Araları iki yay aralığı kadar veya daha da yakın oldu" ifadesinde anlatılan yakınlık Allah ile Elçi'nin yakınlığı değil, Elçi ile Cebrail'in yakınlaşmasıdır! (Arada perde olmak şartıyla Rabbimizle yakınlaşması da mümkündür)
Bunu nereden biliyorum?
Buyrun:
Mesruk Bin Ecda:
Birgün Hz. Aişe’nin yanındaydık. Aişe dedi ki:
"Ey Mesruk, üç şey vardır ki, kim bunlardan birisini söylerse Allah’a iftiraların en büyüğünü yapmış olur."
Ben: "Nedir onlar?" dedim.
"KİM, MUHAMMED RABBİNİ GÖRDÜ DERSE, O KİMSE ALLAH’A EN BÜYÜK İFTİRAYI YAPMIŞTIR!"
Yaslandığım yerden doğruldum.
—Ey Mü’münlerin annesi, dur bakalım. Öyle acele etme. Allah Kitabında:
"Ve onu apaçık ufukta görmüştü." (Tekvir 23) Ayrıca “Ve onu bir kez daha gördü“ (Necm 53) buyurmuyor mu?
Aişe dedi ki:
“Bu soruyu, bu ümmetin içinde Resûlullah’a ilk defa soran benim. Resûlullah:
"Gördüğüm sadece Cebrail idi. Onu yaratılmış olduğu aslî sûretinde bu ikisi dışında hiç görmedim." buyurmuştu.
(Müslim, İman 177 - Tirmîzi, 3068)
Başka bir rivayette Miraç mucizesi sonrasında ashaptan kimileri de Resulullah'ın Rabbimizi gördüğü kanaatine varmış, hatta Hz. Aişe, Ebu Zer vb kimi sahabe bunun doğruluğunu bizzat Peygamberimize sormuştu da, Resulullah’tan:
"O (cc) bir nurdur ben O'nu nasıl göreyim?" cevabını almışlardı.
(Müslim, İman, 78)
Hz. Aişe Mesruk'a anlatmaya devam ediyor:
Hem sen, Allah’ın şöyle buyurduğunu duymadın mı:
.
لاَّ تُدْرِكُهُ الأَبْصَارُ وَهُوَ يُدْرِكُ الأَبْصَارَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ
.
"Hiç bir beşerî görüş ve tasavvur O’nu kuşatamaz. Fakat O her türlü beşerî görüş ve tasavvuru kuşatır. Yalnızca O’dur her şeye nüfuz eden, her şeyden haberdar olan."
Kur’an – Enam 6 / 103
Ve yine sen:
.
وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَن يُكَلِّمَهُ اللَّهُ إِلَّا وَحْيًا أَوْ مِن وَرَاء حِجَابٍ أَوْ يُرْسِلَ رَسُولًا فَيُوحِيَ بِإِذْنِهِ مَا يَشَاء إِنَّهُ عَلِيٌّ حَكِيمٌ
.
"Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder." ayetini ( Şura 42/51) bilmşyor musun?

Eee n'oldu şimdi?
Hani Allah görülürdü?
"Allah'ı gördüm!", "Allah'ı gördü!" derken utanmıyor musunuz???
Hiç mi Allah'tan, Hesap Günü'nden korkmazsınız siz??? (size demiyom be, alınma hemen)
Bu dünyada hiçbir beşerin Allah'ı göremeyeceğini bizzat Allah söylüyor a utanmazlar, a müfteriler! Ne menem bi müslümansınız siz???
"Ben vahiy veya elçi (Cebrail) göndererek, yahut PERDE ARKASINDAN konuşurum ancak, 4. bir yol yok mümkün değil" denilmiyor mu? ( Şura 51'i bida oku)
Resulullah (sav): "O bir nurdur, ben O'nu nasıl görebileyim! Benim gördüğüm sadece Cebrail idi" buyurmuyor mu?
Hz. Musa da Rabbimizi görmeyi istemişti Tur Dağı'nda hatırlayın! Okuyalım bakalım ne olmuş?:
"Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, 'Rabbim! Bana kendini göster, sana bakayım' dedi. Allah da, 'Beni katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin' dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, 'Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim' dedi."
Kur'an - Araf 7/143
Gördünüz, Hz. Musa da bunu istiyor ama göremiyor işte! Yaratılışımız, kapasitemiz ve Sünnetullah (Allah'ın Yasası) buna imkan vermiyor.
İşin garibi, Kara Davud Kur'an dışı masalları için "Ehl-i Sünnet katında değerli fikir budur" diyor iyi mi?
Kur'an ayetlerine muhalefet etmenin adı olmuş "Ehl-i Sünnet"
De gett!

Bu dünyada "Ru'yetullah" mümkün değil yani, artık bunu iyiden iyiye öğrendik. (umarım)
Peki Ahiret hayatında da böyle mi? Allah görülmeyecek mi?
Bu konu ayrı bir paylaşımı gerektirir. İslam alimlerinden kimileri "evet görülmeyecek, görülemez!" dese de kahir ekseriyet "Elbette görülecektir" der. Ben alim falan değilim ama Kur'an'dan ve "sahih" Hadislerden çıkardığım sonuç: "Allah kesinlikle görülecektir!"
Nasıl?
Yeniden, O'nu görebilecek yapıda, kapasitede, özellikte yaratılacağız da ondan!:
.
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ عَلَى أَن نُّبَدِّلَ أَمْثَالَكُمْ وَنُنشِئَكُمْ فِي مَا لَا تَعْلَمُونَ
.
“Ölümü aranızda biz takdir ettik. Biz önüne geçilecekler değiliz.Yerinize diğer benzerlerinizi getireceğiz ve sizi BİLEMEYECEĞİNİZ BİR ŞEKİLDE YENİDEN OLUŞTURACAĞIZ."
Kur'an - Vakıa 56/60-61
Ru'yetullah (Allah'ın görülmesi) ile ilgili daha çok ayet var bu kadarla yetiniyorum.
SONUÇ:
En az 5, hata mümkünse 10-15 defa Kur'an meali bitirmeden (sonra ölünceye kadar okumaya devam edilecek) hiçbir din kitabını elinize almayın. Dinden imandan çıkabilirsiniz! Vaziyeti gördünüz işte!
Vesselam...
M. TULUKCU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.