MANŞET!

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR?

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR? Karanlıklardan aydınlığa çıkalım, (Hadid 9) en doğru yolu bulalım (İsra 9) diye biz kullarına Kitabullah...

21.05.2017

500 AYET (İHVAN)

İHVAN!
Ebubekir Sifil denen bir Sefil var ilahiyatçı! Arada bir TEVE’lere falan çıkar bildiniz mi?
Yav hani:
“500 ayet getirip karşınıza koysalar, bu konu öyle değil böyledir, bak bizzat bunu Rabbimiz buyuruyor deseler, eğer getirdikleri bu 500 ayet Selefi Salihin’e, Fakihlerimizin fetvalarına, Alimlerimizin görüşlerine, Mezhebimizin içtihatlarına uymuyorsa, sakın ha sakın Kur'an ayetlerine inanmayın!!! Böyleleri, mezhebimize, mezhep imamlarımıza karşı çıkan Ehl-i Bid’at’tır(!) uyanık olun!!! Bunlar, Hadisleri, Sünnet-i Seniyye’yi inkar eden(!), Efendilerimizi -Allah’tan başka da efendisi var belli ki- hakir gören Mealci(!), Harici(!), Vahhabici(!), Şiacı(!) Ehli Sünnet Vel Cemaat düşmanı ne idüğü belirsiz sapıklardır. (bana dior :) ) sakın ola kanmayın, kuyruğunuzu hep dik tutun!!!” deyip durur ya aklına estikçe?
Haggat bilemedin mi Sefil’i? Hiç mi dinnemedin Youtube’da filan? Kayışları kopartmış, zıvanadan çıkmış lakin “yumuşak bir üslup, gayet sakin bir ses tonuyla” salya sümük Kur’an’a nasıl da saldırdığını hiç mi işitmedin?
Belli ki sen “yumuşak üsluba, sakin ses tonuna” fena kapılıp efsunlandın da dikkatini toplayamadın! Bu Kur’an düşmanının şu hezeyanını da mı duymadın sahi:
"Son zamanlarda Kur'an'ın manasını kafaya takacağız diye iyiden bereketini kaçırdık!!! Meal okumayı Kur'an sandık iyiden iyiye sapıttık! Siz siz olun Kur'an dinlerken sakın ha anlamına kafa yormayın! Ağlayın sadece! Ağlayamıyorsanız ağlar gibi yapın!!!" (Allah'a rol keseceğiz yani, bakarsın yutar! Tövbe haşa!)
Neyse seni fazla köşeye sıkıştırmayayım, konuyu şuraya getireceğim asıl:
Bahsettiğim bu "sakin ses tonlu, yumuşak üsluplu" Selef-i Salihinci saptırıcının (yumuşak atın çiftesi sert olur unutma) bunlardan başka ikide bir dilendirdiği bir safsatası daha var! Maalesef anlattığı masal İslam coğrafyasında da genel kabul görmüş bir inanıştır! Hatta benim gibi düşünenler azınlık desem yeridir!
Selefi Salihinci, güya Ehl-i Sünnet Vel Cemaatçı, Tasavvufcu Kur'ansız dindarcı bu güruha göre:
"Peygamberler ölmezler"miş???
Ya ne olurmuş?
"Nasıl ki Şehid’ler ölmez(!), nasıl ki onlar Allah katında diri ve rızıklanmakta, nasıl ki yaşayan bizler bu durumlarını anlayamaz isek, işte peygamberler de aynı şekilde ölmezlermiş ve onlar da hala bizim gibi diri ve yaşamaya devam ederler"miş???
Hımm!
(İdrarcı ve hacamatçı Cübbeli Ahmet Efendi bi adım daha ileri gidip: "Peygamberimiz kabirde yer, içer, eşleriyle bile zevklenir!" diyor? Zıvanadan çıkmaya gör!)
Peki, niye bu konuyu çok önemserler hiç düşündünüz mü?
Neden Peygamberlerin, Şehidlerin hayatta olduklarını ihvanlarına, ihvan adaylarına ısrarla işlerler?
Şayet bir tarikata bağlı mürid (ihvan) iseniz, Şeyhinizin, Gavsınızın, Kutbunuzun da ölmediğine inanmanız, yok eğer bir tarikat lideri Şeyh(!) iseniz, sizin de Evliya gibi ölümsüz(!) olduğunuzun “gassal elindeki meyyit”leriniz tarafından anında kabulünü sağlamak, bu davar sürüsü ihvanın yününü eğirmek, sütünü sağmak, etini budunu tepe tepe kullanmak için tabi. (Sistem harika yav :) )
Bunun dışında şöyle de psikolojik, pratik bir tesiri var ayrıca. Hatta biraz da rahatlatıcı, ihvanları fena gaza getirici!
Bu Selefi Salihinci, güya Ehl-i Sünnet Vel Cemaatçı, Tasavvufcu Kur'ansız dindarcı güruha göre aynı zamanda:
"Peygamberler, Şehidler, Şeyhler bu dünyada yaşarken hak vaki olup başka bir boyuta geçince (ölünce diyemiyoruz mecburen ölüm yok ya! :) ) anında “Kınından çıkmış kılıç” haline dönüşüyollarmış??? İşte asıl o zaman bütün numaralarını yapacak, başımıza yarı ilah kesilecek hale geliyollarmış???
Yaaaa!
Ee artık bu durumda rahatlıkla:
Hz. Peygamber Pensilvanya Şarlatanı’nın köyüne kadar gelip depremden sarsılmasın, pisipisine geberip gitmesin diye Hz. Ali’ye kazık çaktırması,
Tayyip devrilsin diye Tweetleri ikiye katlattırma talimatı vermesi,
Fetoş ve Haşhaşi Kölecikleri İstanbul Kartal civarında trafik kazası geçirip de tam sel suyunda boğulmak üzereyken Hz. Hamza’nın olaya el atmasıyla bir çırpıda kurtulması,
Türkçe Olimpiyatlarına bizzat teşrif etmesi,
Çanakkale harbine Resulullah’ın, Kıbrıs savaşına da Sarıklı Mücahidlerin direkt katılması, pilotlara “evladım bombayı oraya değil şuraya bırak” yönergeleri vermesi,
Evliya AIR’e doluşup Konya Yatırlar Üssü'nden havalanan Özel Kuvvetlere mensup Sarıklı Badigartçılar'ımızın 15 Temmuz gecesi semada çarsizce dolaşan Cumhurbaşkanı’mızın uçağını anında koruma altına alıp salimen Atatürk Havalimanı’na indirmesi,
1980 Darbesinde tutuklanan nice dindar milletvekillerinin suç dosyalarının Yargıtay tarafından değil de Hz. Ebu Bekir tarafından incelenmesi gibi nice efsaneler, masal ve hurafeleri, külliyen yalanları din iman diye anlatabilirsiniz!
Bu safsatalara kanacak, zor durumlarda, sıkıntılı anlarda “Kınından çıkmış Kılıçlar"ımızın, “Sanal Kuvvetler”imizin varlığıyla huzur bulup yatağında mışıl mışıl uyuyacak milyonlarca ihvanlarımız var bizim!
Nasıl huzur bulamaz dimi insan!
Öyle ya,
"Medet ya Şeyhim!", "İmdat ya Gavsım!", "Aman ya Habiballah!", "Yetiş Ya Resulallah!" dediğin an dibinde bitiveren ABDULKADİR GEYLANİ, İMAM-I RABBANİ, BAYEZİD-İ BiSTAMİ gibi nice ŞEYHLER, EFENDİLER, VELİLER, GAVSLAR, KUTUPLAR, AKTAPLAR!!!
Kabrinden kalkıp ümmetinin yardımına koşan RESULLER, NEBİLER, SAHABİLER!!!
Evrenin düzeninden, ümmetin bilumum mesellerinden sorumlu Allah’ın güzide Bakanları(!) ÜÇLER, YEDİLER, KIRKLAR!!!
Her yerde hazır ve nazır HIZIR!!!
Bizzat kendisi Cinleşmiş Hoca(!)ların yanında emre amade bisürü CİN TAİFESİ!!!
Ne zırh ne kurşun işleyen, F16, Tank Top Füzeden de etkili CEVŞEN!!!
Yetmedi mi al sana MEHDİ!!!
Daha mı olmadı, gökten ha indi ha inecek(!) İSA MESİH!!!
Sayıyım mı daha "Sanal Silahlar"ımızı???
Konu dağılacak ama insan sormadan da geçemiyor:
Ülen bunca silahımız var da madem, niye hala iki yakamız bi araya gelmiyor he???
Nedir bu sefilliğimiz peki???
Kafirler olmuş dünyada efendi, müslümanlar(!) resmen köle???
Eee n'asoluyor o zaman bu iş, neden böle reziliz, niye şamar oğlanına döndük madem???
Bak ihvan?:
"Bunca silahlarımız(!) var da, bi Allah yok yanımızda!"
Allah yanımızda olsa, böyle mi olurdu dünya???
.
إِن يَنصُرْكُمُ اللّهُ فَلاَ غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّن بَعْدِهِ وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكِّلِ الْمُؤْمِنُونَ
.
"Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü’minler, ancak Allah’a güvensinler."
Kur'an - Ali İmran 3/160
Buraya nokta koydum, biz devam edelim "şehidlerin, peygamberlerin ölüp ölmediği"ne.
Selefi Salihinci, güya Ehl-i Sünnet Vel Cemaatçı, Tasavvufcu Kur'ansız dindarcı ihvan soruyor?
Ne yani, şimdi sana göre Şehid’ler diri değil de ölü mü? Allah katında rızıklanmıyor mu? (Aklın sıra beni köşeye sıkıştırdı :) )
Eğer yeterince Kur’an bilmeseniz, ayetleri ayetlerle tefsir edecek yeteneğe sahip değilseniz inanın bu ihvanlardan mürekkep yalamış dilbazları sizin de kafanızı karıştırabilir! "Kur’ansız dindarlığın faturası" olarak böyle saptırıcıların oyununa gelmeniz, masal ve hurafeleri din sanmanız mukadderdir hatta. (Zuhruf 36,37, 38 – Taha 124,125,126)
Çünkü 500 ayet bile getirseniz Selef-i Salihin yolundan dönmemeye yeminli ihvan, karşınıza Kur’an ayetiyle çıkıyor iyi mi? "Delilim Kitabullah" diyor şeytan? Bunlarda her yol var yani. "İblis, işine geldikçe Kutsal Kitap’tan da ayetler okur!" dedikleri tam da budur işte. (Sapma saptırma konusunu ayrıca işlemek lazım)
İhvanın bahsettiği ayet şudur:
.
وَلاَ تَقُولُواْ لِمَنْ يُقْتَلُ فِي سَبيلِ اللّهِ أَمْوَاتٌ بَلْ أَحْيَاء وَلَكِن لاَّ تَشْعُرُونَ
.
"Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz."
Bakara 2/154
Evet sadece bu ayetten hareket edecek olsaydık, konuyla ilgili diğer ayetleri yok saysaydık, o zaman ihvan kesin haklıydı!
Ama Kur'an okurken temel kurallardan birisi şudur:
Kur’an’ın hükmünü doğru anlamak için bahsi geçen mevzumuz ne ise onunla irtibatlı, o konuyla ilgili tüm ayetlerden, surelerden haberdar olmamız şarttır. Yoksa kaş yapayım derken gerçekten göz çıkartabiliriz. Buradaki durum da aynen budur işte!
Bizim ihvan, iki gözünü de yuman, elindeki kesici aletle karşıdakinin göz ameliyatını yapan doktor bozuntusundan farksız! "Kendisi kör, istiyor ki çevresindekiler de ama olsun!" Yemezler!
İhvanın söylediği Bakara 154’ü nası annayacağız peki?
En azından Ali İmran 168, 169’la birlikte okuyarak anlayacağız!
Okuyalım:
"Evlerinde oturup da şehit kardeşleri için 'Bizi dinleseler öldürülmezlerdi' diyenlere sen de ki: Eğer doğru söylüyorsanız, ölümü kendinizden uzaklaştırın… Allah yolunda öldürülenleri ölü sayma. Onlar hayattalar ve Rablerinin katında rızıklanıyorlar."
Bu ayetle Rabbimiz adeta buyuruyor ki:
"Benim yolumda, benim uğrumda canını vermiş olanlar Hesap gününe kadar katımda ölü değil diri muamelesi görür! Dünyaya kazık çakacağını, hiç gebermeyeceğini zanneden münafıklar, kendilerine emaneten verdiğim canlarını yine benim için gözünü kırpmadan feda eden şehitlerime sıradan bir ölü muamelesi yapamaz! Asıl ölüler sizsiniz, bu güzide bu nadide seçkin kullarım değil! Onlar ölerek dirildiler, siz diriyken bile ölüsünüz!"
Yani ihvan!
Rabbimiz, kendi yolunda "ölerek" şehadet makamına ulaşan seçkin kullarının vefatına sıradan bir muamele yapılmamasını, vakıayı adiye’den (basit bir olay) sayılmamasını istiyor. Aksine onlara iltifat etmemizi, hayırla, nezaketle yad etmemizi diliyor; hatta emrediyor.
Aynı zamanda biz müslümanlarıi cesaretlendirip cihada teşvik ederek, cehennemden azad olmamızı, "Cennet-i A'lâ-yı illiyyîn’e, cennetin en yüce makamlarına ulaşmamızı murad ediyor.
Olay budur ahbap... Annadın?
Kaldı ki şehadet şerbetini içenler, savaş meydanında ölmemiş olsa o zaman şehidlik nasıl gerçekleşir he???
Ölmeden şehid olunur mu hiç???
O’nun yolunda canını vereceksin, öleceksin ki o makama ulaşabilesin, ulaşabilelim!
"Bizi dinleseler öldürülmezlerdi' diyenlere sen de ki: Eğer doğru söylüyorsanız, ölümü kendinizden uzaklaştırın" ayetini (Ali İmran 168) dikkatli okumuş olsan:
"Onlar benim yolumda vefat ederek şehadete ulaştı, siz ise bu gidişle sadece gebereceksiniz! Onlar yolumda canlarını teslim etti ama siz bu kafayla pisipisine niyazi olacaksınız"ı rahatlıkla anlar, Allah yolunda öldürülen yiğitlerin öldüğünü, lakin mahiyetini bilemiyeceğimiz bir alemde diri ve rızıklanır halde olduklarını rahatlıkla kavrardın... Zaten hiçbir ruh ölmez ki? Ölüm şekline, inanç yapısına göre ya rızıklanır peygamberler, şehidler, sıddıklar, salihler gibi, (Nisa 4/69) ya da azaplanır Ebu Lehep, Ebu Cehiller gibi! (Tebbet 111/1-5)
Peygamberlerin ölümü de aynen böyledir işte. Hz. Yahya, Hz. Zekeriya gibi şehid olsalar da (Bakara 2/91 – Ali İmran 3/21 - Maide 5/ 70) normal diyebileceğimiz halde vefat etseler de hepsi Allah katındadırlar ve rızıklanmaktadırlar. Ve biz bunun mahiyetini elbette bilemeyiz.
Resulullah (sav) vefat ettiğinde, Hz. Ömer de tıpkı Selefi Salihinci, güya Ehl-i Sünnet Vel Cemaatçı, Tasavvufcu, Kur’ansız dindarcı taifesi gibi Alemlere Rahmet’in Refik-i Ala’ya yükselişini kabullenemedi de rivayete göre Mescid-i Nebevî’de kılıcını kınından çıkarıp haykırdı:
"Kim Muhammed öldü derse boynunu vururum!"
Ashab korkuyla sindi, ses soluk kesildi.
Hz. Ebu Bekir geldi o an. Durumu gördü. Sükunetle Ömer’in yanına geldi ve cemaata seslendi:
"Kim Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki o ölmüştür. Kim de Allah’a tapıyorsa “ve hüve hayyun la yemuut” O ölümsüzdür hep diridir!”
Sonra da şu ayeti okudu:
.
وَمَا مُحَمَّدٌ إِلاَّ رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهِ الرُّسُلُ أَفَإِن مَّاتَ أَوْ قُتِلَ انقَلَبْتُمْ عَلَى أَعْقَابِكُمْ وَمَن يَنقَلِبْ عَلَىَ عَقِبَيْهِ فَلَن يَضُرَّ اللّهَ شَيْئًا وَسَيَجْزِي اللّهُ الشَّاكِرِينَ
.
"Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır."
Ali İmran – 3/144
Yine rivayetlere göre Hz. Ömer bu ayeti duyar duymaz:
.
إِنَّكَ مَيِّتٌ وَإِنَّهُم مَّيِّتُونَ
.
"Sen de öleceksin onlar da" Sünnetullah'ıyla (Zümer 39/30) Allah'ın beşer için koyduğu yasayla yüzleşti de Resulullah'ın vefatını anladı ve kılıcı elinden düşüverdi!
"Vallahi" dedi Ömer. "Bu ayeti ben de biliyordum, lakin Resulullah’a olan düşkünlüğümden, sevgimden o an aklım başımdan gitmişti" dediği de kayıtlarımızdadır.
Hala annamadın mı İhvaaannn?
Hz. Ömer gibi, bizim ihvanın da elindeki kılıç yere düştü mü dersiniz?
Sanmam! :)
Şimdi de kafasından şöyle geçiriyor olmalı:
"Tamam şehidler de peygamberler de bu anlamda ölmüş olabilir, tamam da onlar bu halde dahi dünyaya gelemez mi yani? (kesin gelir demek istiyor ihvan, kafaya koydu hiçbirini yatırmayacak :) )
Offf!
Zor gördüğü işleri illa ki ölülere, velilere, elçilere hallettirecek ya ihvan! Ya kendisi? O da yan gelip yatacak tabi! Enfal 60 neyine? (Enfal 60'a mutlaka bak)
O kalın, pardon güzel kafan anlasın diye senin çok itibar ettiğin, Kur’an’la eşit gördüğün Buhari’den sana bir belge sunayım ihvan. (Benden nası Hadis düşmanı oluyorsa :) )
Oku bakem:
Resulullah buyurdu ki:
"Kevser havuzu kenarında Ashâbımdan bazılarını bana getirirler. Ben onları tanıyınca -kim olduklarını onaylayınca- onları benden ayırıp götürürler. O zaman ben: 'Ya Rabbi! Ashâbımdı onlar' derim de, 'SENDEN SONRA ONLARIN NELER ETTİĞİNİ BİLMİYORSUN' denilir bana!"
(Sahihi Buhari, Kitab'ul Rıkâk, C.4, S.95 - Sünen-i İbni Mâce, kitab-ı Menâsık, 5830 - Müsned-i Ahmed, C.1, S.453 ve C.3, S.28 ve C.5, S.48)
Şunu da oku ihvan:
"Kıyamet günü ben, ashabımdan önce Havuzun yanına varacağım. Bilin ki bazıları sapık develerin kovulduğu gibi havuzumdan kovulacaklar. Ben onları çağırarak: 'Beri gelin' diyeceğim. Bana denilecek ki: 'Şüphesiz onlar senden sonra değiştiler.' Bu esnada ben diyeceğim ki: "Yok olsunlar, yok olsunlar."
(Sahih-i Müslim, c.1, s.150, Hadis: 249; Kitabut Tahare, bab: 12)
Okudun demi ihvan?
Bak gördün mü, dünyadan haberi yokmuş Resulullah’ın?
En yakın ashabından bile?
Sahabenin, ashabının durumunu ne zaman öğreniyormuş?
Hesap Günü'nde???
Yaaaa!
Gelmeye gelemez de ıhvan, var sayalım ki gelir diyelim Rasulullah?
Eğer dediğin gibi olsaydı ihvan, "Tweetleri ikiye katlattırmadan(!)," Türkçe Olimpiyatlarına katılmadan(!) "Fetoş'un köyüne kazık çaktırmadan(!) önce, ilk Kerbela’ya gider, torunu Hz. Hüseyin’i Yezid canisi ve köpeklerinin elinden kurtarması gerekmez miydi???
Vefatından sonra Ashabı arasında oluşan nifak, fitne fesada, Cemel'de, Sıffin'de gelişen içler acısı duruma daha başlangıçta müdahale eder, Hz. Ömer'in, Hz. Ali'nin camide hançerlenmesine hiç mi hiç izin vermezdi dimi???
Konuşsana ihvaaann?
Sana diyom Sifil kafalı Sefil?
M. TULUKCU
●●●
أَمَّن يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاء الْأَرْضِ أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ
.
"Darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve başındaki sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan kim? Allah ile beraber bir ilah daha öyle mi? Ne kadar da kıt düşünüyorsunuz!"
Kur'an - Neml 27/62
.
مَن يُنَجِّيكُم مِّن ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ تَدْعُونَهُ تَضَرُّعاً وَخُفْيَةً ... اللّهُ يُنَجِّيكُم مِّنْهَا وَمِن كُلِّ كَرْبٍ ثُمَّ أَنتُمْ تُشْرِكُونَ
.
"Karanın ve denizin karanlıklarından, tehlikelerinden sizi kim kurtarır? Bunlardan ve diğer sıkıntılardan sizi Allah kurtarır. Ama siz yine de O’na ortak koşarsınız!"
Kur'an - Enam 6/63-64

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.