MANŞET!

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR?

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR? Karanlıklardan aydınlığa çıkalım, (Hadid 9) en doğru yolu bulalım (İsra 9) diye biz kullarına Kitabullah...

23.05.2017

BENİ YAKINDAN MI TANIMAK İSTİYON?... GÜZEELLL... AMA ÖNCE BESMELE ÇEKCEN!... AHA İŞTE 42 MADDEDE BEN

BENİ YAKINDAN MI TANIMAK İSTİYON?... GÜZEELLL... AMA ÖNCE BESMELE ÇEKCEN!... AHA İŞTE 42 MADDEDE BEN
Hazırlayan
Mustafa Tulukcu
15 Ekim 2010
 HADİ BİSMİLLAH
1- Sen hiç: “Kur’an’dan din öğrenilmez! Biz kiiim Kur’an’ı anlamak kim yav? Kur’an’ı her insan anlayamaz! Kur’an okursanız sapıtabilirsiniz. İlmihal kitapları ne güne duruyor, Onları okuyun işte!!!... vb.” diye ahkâm kesen, din adına Kur’an’a iftira eden gerçekten zavallılara hiç şâhit oldun mu? Niye böyleleri, (Kamer sûresinin aynı anlamdaki 17, 22, 32 ve 40. âyetlerini)  bir kez olsun okuyup da, Allah’tan af dilemezler?

“Andolsun biz Kur’an’ı, düşünüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Ondan öğüt alan yok mu?”
Kamer 54/ 17
“Andolsun biz Kur’an’ı, düşünüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Ondan öğüt alan yok mu?”
Kamer 54/ 22
“Andolsun biz Kur’an’ı, düşünüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Ondan öğüt alan yok mu?”
Kamer 54/ 32
“Andolsun biz Kur’an’ı, düşünüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Ondan öğüt alan yok mu?”
Kamer 54/ 40
2- Ne zaman bir sanatçının veya sporcunun ya da yazar-çizerin peşinde koşuşturup, imzalı bir fotoğrafını alabilmek için kılıktan kılığa girenleri görsem, (Ahzab 21)’i düşünür, hâlime şükrederim!
        
“Andolsun ki, Allah’a ve Ahiret Günü’ne umutla kavuşmayı uman ve Allah’ı her daim ananlar için Resûlullah en güzel örnektir.”
Ahirette,  “Kişi sevdiğiyle beraberdir” gerçeğini unutmayalım!

3- Samimiyetle çabaladığı halde, bir türlü borcunu ödeyemeyen dürüst borçluların boğazına sarılıp tahsilât peşinde koşan alacaklılar, acaba (Bakara 280)’i hiç mi okumazlar?

“Eğer borçlu darlık içinde ise, eli genişleyinceye kadar ona süre tanımak gerekir. Eğer gerçekleri anlarsanız bunu hayrınıza saymak sizin için çok daha hayırlıdır.“
Eeee artık öğrendiniz!
4- Ne zaman gereksiz bir öfke tufanına kapılıp da, hatır gönül yıkma pozisyonuna girsem, (Ali İmran 134)’ü hatırlar, gereğini yerine getirmeye çabalarım… Gücüm yettiğince!

“Onlar, gerek bolluk gerekse darlık içinde de olsalar Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar ve insanları bağışlarlar. Allah, böyle güzel davranışta bulunanları çok sever.”
5- Kur’an-ı Kerim’in bir kısım hükümlerini beğenmeyip onları çağdışı bulanlar, “Allah hüküm verenlerin en güzeli değil midir?” (Kur’an – Tin 95/8) ikazını şayet ciddiye almıyorlarsa, bari dürüst olup, Allah’ın da bazen insanlar gibi yanılan, yer yer demode (eskimiş) yasalar koyabilen, yarattığı insanların ileride ne gibi sorunlarla karşılaşabileceğini öngöremediği için, kimi zaman isabetsiz yasalarla onları sıkıntıya sokan bir varlık (!) olarak algıladıklarını kabullensinler.
Ne yazık ki dostum böylelerini, ne (Bakara 85) ne de  (Rad 36)’nın tehditleri hizaya getirebilir!.. Keşke ben yanılsam!
“Yoksa siz, Kitab’ın bir kısmına inanıp da bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası, dünya hayatında rezillik, Kıyamet Günü’nde ise azabın en şiddetlisine itilmektir. Allah sizin yaptıklarınızdan asla gafil değildir.“ Bakara 2 /85
 “Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilen Kur’an’la sevinç duyarlar. Kimi gruplar da vardır ki, O’nun bir kısmını inkâr eder. Sen onlara de ki: Bana, sadece Allah’a kulluk etmem emrolundu…” Rad 13 / 36
Bilerek ya da bilmeden bu duruma düşmekten sana sığınız Allah’ım!..  
6- Ne zaman, muhteşem gökdelenleri, ışıl ışıl şehirleri görsem, derhal (isra 58)’i hatırlar, olabilecekleri gözümde canlandırmaya çalışırım… İçim ürpererek tabi!

“Ne kadar ülke varsa, Kıyamet Günü’nden önce onları ya helak edecek veya en çetin bir şekilde azaplandıracağız. Bu, Kitap’ta yazılıdır.”
İsra 17/58
7- Ahmet İbn-i Hanbel, İmam Malik gibi âlimler, hakkında kesin âyet veya hadis bulunmayan konularda fikirleri sorulup kendilerinden fetva vermeleri istendiğinde, (Nahl 116)’yı hesaba katarak, çok emin olmadıkları fakat haram olduğunu sandıkları konularda “Bu haramdır” “Bu, dinimizce yasaklanmıştır” diye kestirip atmaz, “Ben onu yemem!” “Ben bundan hoşlanmam!” gibi cevaplar verirlermiş…
Ne büyük incelik değil mi?

“Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak, Bu helaldır, şu haramdır demeyin, çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Allah’a karşı yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler.”
Nahl 16/116
Yeterli bilgiye sahibi olmadıkları halde, ahkâm kesen, atıp tutanlara saygılarımla!
8- İşledikleri günahlar, yaptıkları azgınlıklar yüzünden falan değil, sadece ileri geri cahilce konuştuklarından dolayı, Allah’ı gazaplandırıp, sırf bu boşboğazlıklarından dolayı, “neredeyse Arş’ın çatlayacak hale geldiğini” biliyor muydunuz? (Meryem 88–91)’den bahsediyorum!

Rahman çocuk edindi, dediler. Hakikaten siz, ne çirkin bir şey ortaya attınız. Bundan dolayı, neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar paramparça olacak! Rahman olan Allah’a, bir oğul yakıştırmalarından dolayı. Hem de, sınırsız rahmet Sahibi’nin bir oğul edinmesi, akıl almaz bir şey olduğu halde!”
Meryem 19/ 88–92
Yani dostum, konuşmalarımız çok ölçülü olmalı, hele hele kutsal değerlerimiz üzerinde bilgisizce konuşmaktan, şaka yapmaktan, dalga geçmekten şiddetle kaçınmalıyız.
9- Amma unutkansın ya! “Zekât’ın kimlere verileceği (Tevbe 60)’da tek tek sayılmıştır” diye sana kaç defa söyledim kardeşim!  Niye dikkat etmiyorsun?

“Sadakalar (Zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, bu meseleyle ilgilenen görevlilere, gönülleri İslâm’a ısındırılacak kimselere, hürriyetlerini kazanmaya çalışan köleleştirilmiş insanlara, borçlarını ödemekte zorlananlara, Allah yolunda kavga verenlere ve yolda kalmışlara mahsustur. Allah, her şeyi en iyi bilen hikmet sahibi olandır.”
         Tevbe 9/ 60
Demek ki zekat 8 (Sekiz) sınıfa verilirmiş!... Artık Tevbe 60’ı unutmazsın dimi!
10- Ne zaman ticaretle uğraşan bir dostumun ziyaretine gitsem, (Nur 37)’yi unutmuyorsun değil mi? demek gelir içimden!... Yüzüne de derim tabi.

“O erler ki, bunları ne ticaret ne de alış–veriş, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz. Bunlar, kalplerin ve gözlerin dehşete döneceği bir Gün’den korkarlar.”
 Nur 24/37
Artık bunu da biliyorsunuz!
11- İslâm’ı, söz ve davranışlarıyla güzelce tebliğ etmeden, insanları sadece suçlayıp yargılayanlar, (Şuara 208–209)’u neden hesaba katmazlar?

“Biz hiçbir toplumu, önceden uyarmadan, onlara elçilerimizle mesaj göndermeden yok etmemişizdir. Biz zalim değiliz.”
Şuara 26/ 208, 209
12- Şeytan’ın hangi insan tiplerini kendisine köle yaptığını merak edenler, (Şuara 221–223) ile (Nahl 99,100)’ü etüd etmelidirler!

“Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üstüne iner. Ki böyleleri zaten, şeytana kulak veren yalancıların tekidirler.”
Şuara 26 / 221- 223
“Gerçek şu ki: İman edip de sadece Allah’a güvenip dayananlar üzerinde Şeytanın hiç bir hâkimiyeti yoktur. O’nun hâkimiyeti, O’nu kendisine dost edinenlere ve müşrikleredir ancak.”
Nahl 16/ 99, 100
13- Özellikle Avrupa’da yaşayan müslümanlar, (Ankebut 46)’yı asla unutmamalıdırlar. Tıpkı her müslümanın, (Mümtehine 7, 8, 9)’u hiç unutmaması gerektiği gibi!
        
“Ehl-i Kitap (Hristiyan ve Yahudi) olanlardan zulmedenleri hariç, kendileriyle en güzel yöntemle mücadele edin ve deyin ki: Bize indirilene inandığımız gibi, size indirilene de inanıyoruz. Çünkü bizim ilâhımız ile sizin ilâhınız tek ve aynıdır ve biz O’na teslim olmuşuzdur.”
Ankebut 29/ 46
“Belki Allah, şimdi düşman olarak gördüğünüz kimseler ile sizin aranızda, karşılıklı bir yakınlık oluşturabilir. Çünkü Allah, her şeye kâdirdir. Allah çok bağışlayandır, rahmet kaynağıdır.”
“Allah, İnancınızdan dolayı size savaş açmayan ve sizi yurtlarınızdan sürmek için çabalamayan inkârcılara iyilik yapmanızı, onlara kibar davranıp âdil olmanızı yasaklamaz.”
“Allah, yalnızca, inancınızdan dolayı sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan sürmeye kalkan veya başkalarının sizi sürmesine yardım edenlere dostça yaklaşmanızı yasaklar. Onlara dostluk gösterenlere gelince, gerçek zalimler işte onlardır.”
Mümtehine 60/ 7–9
14- Önce, müslüman olmayan kimi filozofların şu sözlerine bir bakar mısınız:?
”Pek çok insan, ancak güzel havada dinsizdir!”
“Gök gürleyince hırsız namuslu olur!”
“Siperlerde Allah’sız insanlara rastlayamazsınız!”
Şimdi de mesela (Lokman 32) veya (Yunus 22, 23)’e bir bakın lütfen!

“Dağlar gibi dalgalar onları kuşattığı zaman, dini tamamen Allah’a has kılarak olanca samimiyetleriyle O’na yalvarırlar. Allah onları karaya çıkararak kurtardığı zaman, bir kısmı yolun ortasında (inanmak ile inkâr etmek arasında ) kalıverirler...”
Lokman 31/32
“Sizi karada ve denizde gezdiren O’dur. Öyle ki gemilerde denize açıldığınızda, gemilerin,  elverişli bir rüzgârın önünde yolcuları alıp götürdüğü zaman mutluluklarını düşün. Gemidekiler sevinç ve güvenlik içinde hissederler kendilerini... Derken bir fırtına yakalar gemiyi ve dalgalar her yandan kuşatır onları. Öyle ki, ölümün kendilerini çepeçevre sardığını düşünürler de, o zaman dinlerine sıkı sıkı sarılıp yalnızca Allah’a yönelerek. “Bizi bu felaketten kurtarırsan, Andolsun ki Sana şükredenlerden olacağız!” diye yalvarıp yakarırlar O’na. Ne var ki, Allah onları bu felaketten kurtarır kurtarmaz, hemen yeryüzünde haksız yere azgınlık yapmaya başlarlar...”
Yunus 10 / 22, 23
Doğrusu “Tek bir cümle kullanarak”, bu filozoflardan daha iyi yukarıdaki âyetleri tefsir eden bir İslâm âlimine hiç mi hiç rastlamadım!
15- “Emrim altında bir sürü Cin’im var! Onlardan bilgi aldığım için, gelecekte neler olabileceğini önceden biliyorum!...Beni falanca medyum filanca falcılarla sakın karıştırmayın! Ben başkayım!” sözleriyle göz boyayıp, cahil halkın temiz duygularını suiistimal ederek rant peşinde koşan aşağılık din tacirlerine sakın kendini kaptırma dostum, sakkkın!  Eğer (Sebe 14)’ü bilseydin, yolunacak kaz olmazdın!
        
“Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, O’nun öldüğünü, ancak dayandığı değneğini yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. Sonunda yere yıkılınca anlaşıldı ki, cinler gaybı bilselerdi, o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı.”
Sebe 34 / 14
Ayrıca, Hz. Aişe’nin: “Kim, Muhammed (s.a.v) yarın ne olacağını bilir sanıyorsa, şüphesiz o Allah’a büyük bir iftira etmiştir.” (Müslim – İman 177 / Tirmizi 3068) sözünü de unutmayalım. Benden günah gitti!..Duymadım deme, sen bilirsin artık!
16- Ne zaman bir toplantı odasının kapısında “Çok gizli“ yazısını görsem, ya da güven vermeyen tiplerin müslümanlar aleyhine gizli toplantılar düzenledikleri haberine ulaşsam, anlaşılan sizin (Zuhruf 80)’den haberiniz yok der, gülümserim!

“Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Üstelik yanlarındaki elçilerimiz (Hafaza melekleri de) yazmaktadırlar.”
17- Dünyanın yönetim ve düzenini Üçler, Yediler, Kırklar’dan bilenler,
Kimi yatır ya da evliyanın, kendi bölgelerini deprem, yangın, sel gibi âfetlerden koruduğuna inananlar,
 Yaşadıkları şehrin, aslında yeraltından yönetildiğini (ölmüş peygamber ya da veliler tarafından) samimiyetle savunanlar, hiç mi Kur’an okumazlar? Hiç mi (Fatır 41)’den korkmazlar? (Rum 25)’den hiç mi ders almazlar?

“Şüphesiz ki Allah, gökleri ve yeri nizamları bozulmasın diye tutuyor. Andolsun ki onların nizamı eğer bir bozulursa, müdahale etmemesi halinde Allah’tan başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz ki O, halîmdir, çok bağışlayandır.”
Fatır 35/41
“Göklerin ve yerin Allah’ın buyruğu altında sapasağlam durmaları da, O’nun mucizevî işaretlerindendir...”
Rum 30/25
         Eh! Ben söyleyeyim de...
18- Ne zaman aynada kendime baksam ya da ilk defa görüyormuşum gibi kendi vücudumu incelemeye başlasam, (Fussilet 20, 21)’in tesirinden kurtulamaz, olayların nasıl gerçekleşeceğini pek merak ederim doğrusu!..

“Nihâyet oraya geldikleri zaman kulakları, gözleri ve derileri, onlara karşı tanıklık yapacak, onların dünyada yaptıklarını anlatacaklar. Derilerine soracaklar: Neden aleyhimize tanıklık yaptınız? Onlar da: Her şeye konuşma kabiliyeti veren Allah, bizi de konuşturdu! Sizi yoktan var eden O’dur. Yine O’na döndürülüyorsunuz, derler.”
Fussilet 41/ 20, 21
Vay be!..
19- Ne zaman, çok arzuladıkları halde bir türlü çocuk sahibi olamayan ailelere şahit olsam, moral vermek sıkıntılarını hafifletmek adına, Pek çok doktora gittiniz ama olmadı, bir de (Şura 49, 50)’ye gitseniz! demek gelir içimden!..
         Danışırlarsa derim tabi.

“Göklerin ve yerin hâkimiyeti yalnız Allah’a aittir.  O, dilediğini yaratır: dilediğine kız çocukları bağışlar, dilediğine erkek. Yahut dilediğine hem erkek hem de kız çocukları verir. Dilediğini de kısır kılar. O, her şeyi bilen, sınırsız güç sahibi olandır.”
Şura 42/ 49, 50
Sözün özü: “Kadere iman eden kederden emin olur!”
20- Hz. Peygamber’in  (s.a.v.) Kıyâmet Gününde, ümmetinden şikâyetçi olacağı tek konunun (Furkan 30)’da geçtiğini biliyor muydunuz?
“Peygamber der ki: Rabbim! Kavmim bu Kur’an’ı büsbütün terk ettiler!”
 Furkan 25/30
21- Bildiği halde insanlara kuşdiliyle konuşan, lafı eğip büken, gerçekleri gizleyen bir din âlimi görsem, “Dikkat et be hocam! Bu gidişle (Bakara 174, 175)’in kapsama alanına giriyorsun, derhal (Bakara 160)’a sığın!“ diye uyarmak isterim hep!.. Dinlemek isterse tabi.

“Allah’ın indirdiği Kitap’tan bazı kısımları az bir dünyalık karşılığı değiştirenler, karınlarını ancak ateşle doldururlar. Kıyâmet günü Allah onlarla ne konuşur ve ne de onları günahlarından arındırır. Şiddetli azap onları beklemektedir.”
“İşte bunlar doğruyol karşılığında sapıklığı, mağfiret karşılığında da azabı satın almış kimselerdir. Onlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklılar! “
 Bakara 174,175
“Bu durumundan tevbe edip kendilerini düzeltenlere gelince, onlar başkadır. Onların tevbesini kabul edeceğim. Ben tevbeleri çokça kabul eden ve pek esirgeyenim.“
 Bakara 2/160
22- “Ne verildiği değil, nasıl verildiği önemlidir!” diyen bir düşünürün sözünü ilk okuduğumda, acaba adam (Bakara 263, 264)’ü biliyor muydu ki? diye çok merak etmiştim…
Siz de ayetleri mi merak ettiniz!

“Gönül alıcı bir söz ve başkasının eksikliğini gizlemek, peşinden incitmenin geldiği bir yardımdan daha hayırlıdır. Ey iman edenler! Servetini gösteriş ve övgü için harcayan, Allah’a ve Ahiret Günü’ne inanmayan kişinin yaptığı gibi, iyiliklerinizi başa kakarak ve incitmek suretiyle değersiz hale getirmeyin.”
23- Eğer ülkemin Adalet Bakanı ben olsaydım ve anayasasında da: ”Kimse devletin sosyal, siyasi, ekonomik ya da hukuki temel düzenini, kısmen de olsa din kurallarına dayandıramaz (Bkz. TC Anayasası Madde 24 son fıkra) engeli bulunmasaydı, bütün Adliye Saraylarının en uygun yerlerine (Nisa 58 ya da Nisa 135)’i yazdırırdım valla… Hem de gooocaman!

“Allah size, emanetleri mutlaka ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size tutasınız diye ne kadar güzel öğütler veriyor. Allah, kesinlikle her şeyi işitendir, her şeyi görendir.“
 Nisa 4/58
“Ey iman edenler! Gerek kendinizin, gerek ana-babanızın, gerekse akrabalarınızın aleyhine bile sonuçlansa, Allah rızası için dürüst şahitlik yapan kimselerden olun. Haklarında şahitlik edeceğiniz kimseler, zengin de olsa fakir de olsa, Allah’ın hakkı, (yani adalet) onların hakkından daha önceliklidir. Hislerinizle hareket ederek adaletten sapmayın. Eğer gerçekleri çarpıtır ya da şahitlikten kaçınırsanız, bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”
 Nisa4 /135
24- Ne zaman bir cinayet haberi duysam, daha ilköğretim çağlarında iken çocuklarımıza (Maide 32)’nin mantalitesi güzelce öğretilseydi, durumumuz daha iyi olmaz mıydı acabaderim, iç çekerek. Üzülürüm tabi olup bitene…

“Her kim haksız yere bir cana kıyarsa, bütün insanlığı öldürmüş gibidir. Ve her kim de bir hayatı kurtarırsa, bütün insanlığı kurtarmış gibidir.”
25- Maide suresinin 44’ün hışmına uğramaktan emin olmanın yolu, Ahzab 36’yı içimize sindirmekten geçer.
        
“Her kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.“
 Maide 5/44
“Allah ve Resûlü herhangi bir konuda hüküm verdiği zaman, Mü’min bir erkek ya da kadın için artık o konuda seçim hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlü’nün emrine karşı gelirse, açıkça sapıtmıştır.”
 Ahzab 33/36
26- Eğer (Maide 63 ve 79) (Hud 116,117) gibi Kur’an ayetleri olmasaydı, “Amaaan boş ver, sana ne kardeşim! Her koyun kendi bacağından asılır. Kim ne yaparsa yapsın! sözlerine valla ben de inanırdım… Artık sen de inanma!

“Din adamları ve âlimleri onları, günah olan sözleri söylemekten ve haram yemekten alıkoysalardı ya!  Yaptıkları ne kadar da kötü.“
 Maide 5/ 63
“Onlar, işledikleri kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yaptıkları şey ne kadar da çirkin!“
 Maide 5/79
“Yok ettiğimiz sizden önceki kuşaklar arasından, kurtuluşa erdirdiğimiz çok azı hariç, insanları bozgunculuktan alıkoyacak erdemli insanlar çıkmadı. Ve zulme meyilli olan çoğunluk, kendilerine verilen refahın peşine takılarak günaha gömülüp gittiler. Yoksa senin Rabbin, halkı iyi olduğu sürece hiç bir toplumu haksızlıkla helâk etmez.“
 Hud 11/ 116,117
 ●
27- Ne zaman ki bir ülkenin ekonomisinde, sosyal dengeler altüst olur, paylaşımda adalet bir türlü sağlanamazsa, o topraklarda (Maide 66)’nın ihlâli var demektir!   Mevzu açılmışken (Araf 96) ve (Nahl 112)’ye de bakıverin bir zahmet!

“Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden onlara indirilen Kur’an’ı doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerler, yeraltı ve yerüstü servetlerinden faydalanarak refah içinde yaşarlardı.“
 Maide 5/66
“O ülkenin insanları eğer iman edip günahtan sakınsalardı, elbette onların üstüne yerden ve gökten nice bereket kapıları açardık.“
 Araf 7/96
“Allah, ibret için size bir ülkeyi örnek veriyor: Bu ülke güven ve huzur içinde yaşar, rızıkları her yerden onlara bol bol gelirdi. Ne var ki,  (bir zaman sonra) Allah’ın nimetlerine karşı nankörlüğe başladılar. Allah da onlara, yaptıklarından dolayı açlık ve korku felaketini tattırdı.“
Nahl 16/112
28- Yüce Rabbim hiç birimizi (Enam 27)’de anlatılanların durumuna düşürmesin... Âmin.

“Onların ateşin karşısında durdurulup: ‘Ah! keşke tekrar dünyaya geri gönderilsek de Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve biz de müminlerden olsak!’ demelerini bir görsen!..”
29- Ne zaman hayvanlar âlemiyle ilgili bir belgesel izlesem (Enam 38)’i düşünür, tabiatta hiçbir şeyin tesadüfe bırakılmadığına bir kez daha şahit olur, “Allah zar atmaz!” sözünü başımla tasdiklerim.

“Yeryüzünde yürüyen ya da iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa, hepsi de sizin gibi topluluklardır. Biz o Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmış değiliz. Sonunda hepsi Rablerinin huzurunda toplanacaklardır.“
 30- “Refahın artması, yaşam kalitesinin yükselmesi her zaman hayra alâmet değildir” sözü kafanıza yatmadıysa, o zaman (Enam 42, 43, 44)’e bakmalı, düşüncelerinizi yeniden gözden geçirmelisiniz!
        
“Andolsun ki, senden öncekilere de elçiler gönderdik. Ardından boyun eğsinler diye onları darlık ve hastalıklara uğrattık. Hiç olmazsa, onlara bu şekilde azabımız geldiği zaman boyun eğselerdi ya! Fakat kalpleri iyice katılaştı. Şeytan da onlara yaptıklarını câzip gösterdi. Kendilerine yapılan bu uyarıları gözardı ettiklerinde, indirdiğimiz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp üzerlerine bütün güzel şeylerin kapısını aralayıverdik. Nihayet kendilerine sunulan şeylerden zevk alıp yararlanmaya devam ettikleri bir zamanda onları ansızın yakaladık. İşte o anda bütün ümitlerini kaybettiler.“
 Enam 6/ 42–44
Şimdi ne düşünüyorsunuz?
31- Resûlullah’ın (s.a.v.): “Fakirlik insanı neredeyse dininden ede yazdı!” ikazına imanım tam, ancak  (Şûra 27)’yi öğrendiğimden bu yana ne yalan söyleyeyim, fazla zenginlikten de korkar oldum!

“Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azar, küstahça davranırlardı. Hâlbuki O, rızkı dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarından haberdar olandır, onları görendir.”

Allah’tan fazla zengin de değilim!.. Oh be!
32- Bazı müfessirler, (Kur’an bilginleri) Tevrat’ta belirtilen “On emir“’in bir benzeri de Kur’an’da var diyorlar. Sakın bu (Enam 150, 151) olmasın!.. Bi bakalım mı?

“De ki: Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını anlatayım:
O’ndan başkasına asla ilahlık yakıştırmayın, Ana-babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de onların da rızkını biz veririz. Kötülüğün açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah’ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın. Allah size bunları emrediyor ki aklınızı kullanabilesiniz.
Rüşd çağına erişmeden önce yetimin mal varlığına onun iyiliğine olmadıkça haksızlıkla yaklaşmayın. Ölçü ve tartıyı adaletli yapın. Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Bir görüş belirttiğinizde yakınlarınız dahi olsa adaletli olun, Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti.”
33- “Müslümanlar her şeyin en güzeline lâyıktır gardeşim!” diyenler, (Araf 32)’den mi esinleniyorlar dersiniz?..Yorum yok!

“De ki: Allah’ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? Yine de ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle Kıyamet Günü’nde mü’minlerindir.“

Yorum yok dedim ya!
34- “Benim şeyhim, insanların kalbinden geçenleri okur!” “Falan medyum var ya, gelecekte neler olacağını biliyor!” “Cinci hocaya gittim, valla dediği çıktı! gibisaçmalıklara kendilerini kaptıran zavallılar,  (Araf 188)’i hiç mi okuyup düşünmezler? (Ahkaf 9 )’dan hiç mi ders almazlar? Eh benden hatırlatması! Demedi demeyin!

“De ki: Allah dilemedikçe kendime bir yarar sağlamak ya da kendimden bir zararı uzaklaştırmak benim elimde değil. Eğer gaybı bilseydim, muhakkak ki, bahtiyarlık adına ne varsa ondan payıma daha çoğu düşerdi ve bana kötülük asla yaklaşamazdı. Ben sadece bir uyarıcı ve inanan bir topluma iyi haberler getiren bir müjdeciyim ancak.“
 Araf 7/188
“De ki: Ben, Allah’ın elçilerinin ilki değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilemem. Ben sadece açık bir uyarıcıyım.“
 Ahkaf 46/9
Bu vesileyle, “Allah’a inanmamanın cezası, falcılara inanmaktır!” diyen Hekimoğlu İsmail’i hayırla yâd ediyorum…
35- (Tevbe 24)’de önlerine konulan 8 (sekiz) engeli de aşarak hayat maratonunda iyi bir yarış çıkarıp barajı geçen atletlere, sıvı kaybını gidermeleri için (Muhammed 15)’de sunulan içeceklerden ikrâm edilir!

“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabalarınız, kazandığınız mallar, her an kötüye gitmesinden kaygılandığınız ticaret, hoşlandığınız konutlar size Allah’tan, Resûlünden ve O’nun yolunda kavga vermekten daha sevimli geliyorsa, bekleyin o zaman Allah emrini getirinceye kadar. Ama bilin ki Allah, günaha gömülüp gitmiş (fâsık) bir topluluğa asla hidayet etmez.”
Tevbe 9/24
“Allah’a karşı sorumluluk bilinci duyanlara vaad edilmiş cennetin durumu şudur: İçinde zamanın bozamadığı sudan ırmaklar, tadı hiç değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve saf süzme baldan ırmaklar vardır. Meyvaların her çeşidi de yine onlarındır.“
 Muhammed 47/15
36- Hele hele  (Yusuf 105) ’i iyice belledikten sonra, “Kâinat, okunması için herkesin önüne konulmuş büyük bir kitaptır” sözüne daha bir inanır oldum!

“Göklerde ve yerde nice âyetler, işaretler vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler.”
37- Hz Peygamber’in  (s.a.v.) (Rad 24)’ü mezarda yatanlara dua amacıyla okuduğunu biliyor muydunuz?

سَلامٌ عَلَيْكُمْ بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى الدَّارِ   “Selâmün aleyküm bimâ sabertüm. Fe nı’me ugbed dâr”
“Sabrettiğinize karşılık size selâm olsun! Dünya yurdunun sonu olan cennet ne güzeldir!“
Rad 13/24
         Artık biliyorsunuz!
38- Ne zaman maddi ve manevi bir huzursuzluk yaşasam, amelime (Taha 124–126)’da bahsedilen yaygın bir mikrobun bulaşmış olabileceğinden endişelenir, şifa bulmam için acilen (Kehf 27)’deki talimata uymaya çalışırım.

“Her kim benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, bilsin ki onun için sıkıntılı bir hayat olacak ve biz onu Kıyamet Günü kör olarak kaldıracağız. O: Rabbim! der Ben gören biriyken beni niçin kör olarak kaldırdın? Allah da ona: Sana âyetlerimiz gelmişti de sen onları gözardı etmiştin. Bugün de aynen sen gözardı edileceksin! buyurur.” Taha 20/124 -126

“Rabbinin Kitabı’ndan sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur. O’ndan başka bir sığınak da bulamazsın.“ Kehf 18/27
39- Ne zaman, hakkında doğru dürüst bilgim olmayan bir konuda insanların sohbet ettiklerini görsem, içimdeki şeytanım hemen uyanır ve benim de fikir yürütmemi ister. Tabii Ekmeğine yağ sürmem için… İşte o an (İsra 36) dikilir karşıma: “Hey ne yapıyorsun? Sakın haaa! “dediğini duyar gibi olurum. Hemen sükût etmeyi yeğlerim tabi!…
 O’na şükran duyarak!

“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi (Mahşer Günü’nde ) bundan hesaba çekilecektir.“
 İsra 17/36
İkaz büyük yerden gardeşim… Dikkat etmek gerek!
40- Aynı kandan, aynı ırktan olmanın insanları kardeş yapmadığını, kardeşliğin ancak İslâm inancını paylaşmakla mümkün olabileceğini (Hud 45,46)’dan öğrendim!

“Nuh Rabbine dua edip: Ey Rabbim, dedi. Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vâdin ise elbette haktır. Sen hâkimler hâkimisin. Allah buyurdu: Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. (iman etmedi) Hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şey isteme Benden. Sana cahillerden olmamanı tavsiye ederim.“
41- Ne zaman, ikisi de müslüman olmasına rağmen, mizaçları birbirine uymadığı ya da konuları farklı algıladıkları için birbirlerine bir türlü ısınamayan kardeşlerime şahit olsam, “İyi ki (Hicr 47) gerçeği var, iyi ki! Şayet şu ikisi de Cennet’lik olsa ve orada da karşılaşsalar, ikisinin de morali bozulur, birbirlerine yine selam vermezlerdi herhalde!“ diye tebessüm ederim!

“Biz onlarının gönüllerindeki kini söküp attık. Onlar artık köşkler üzerinde, karşı karşıya oturan kardeşler olacaklardır.“
 Hicr 15/47
 42- Eğer hala bıkmadan, numaralarını verdiğim âyetleri okuyarak buraya kadar gelebildiysen, valla helal olsun sana! Eh sana bir müjde vereyim artık inan hakettin:
  Baaaakk: 
“Ne zaman sen bir işte bulunsan, ne zaman Kur’an’dan bir şey okusan ve siz ne zaman bir iş yapsanız, o işe daldığınız zaman biz mutlaka üstünüzde şâhidizdir. Çünkü ne yerde, ne de gökte zerre ağırlığınca bir şey bile Rabbinin bilgisinden uzak ve gizli kalamaz…”
Yunus 10/61
    Beğendin dimi ?..
BEN BUYUM İŞTE... İSTER BEĞEN İSTER BEĞENME...
●●●
وَإِنْ اهْتَدَيْتُ فَبِمَا يُوحِي إِلَيَّ رَبِّي

Eğer doğru yolu bulmuşsam, bu ancak Rabbimin bana vahyettiği Kur’an sayesindedir.
Kur’an – Sebe 34 / 50

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.