MANŞET!

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR?

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR? Karanlıklardan aydınlığa çıkalım, (Hadid 9) en doğru yolu bulalım (İsra 9) diye biz kullarına Kitabullah...

21.05.2017

TAZİYEDE YAPILACAKLAR VE YAPILMAYACAKLAR?

TAZİYEDE YAPILACAKLAR VE YAPILMAYACAKLAR?
Her ne kadar kısmi çürümeler olsa, bir miktar erozyona uğrasak da elhamdülillah hala kimi değerlerimizi günümüze kadar yaşatmayı başarmış bir milletiz. Yardımlaşma, mazlumlara kol kanat germe, acılı günlerde birbirimizle kenetlenme gibi.
Pek çok sorunları beraberinde getirse de 3 milyondan fazla Suriyeliye sahip çıkma, 15 Temmuz İhaneti'nde tek yürek olma, çevremizdeki fakir fukaraya az ya da çok ama mutlaka sahip çıkma ilk aklıma gelenler. Yakınlarımızdan biri vefat ettiği zaman da durum böyledir elhamdülillah. Aramızdaki kimi ihtilaflarımız, farklı dini anlayışlarımız, siyasi farklılıklarımız mutlaka bir yana bırakılır ve yan yana geliriz şükür... Gelmeliyiz de.
Babamın vefatı sebebiyle 1 haftadır pek çok vefalı insanlarla birlikte oldum. Herkesle içten tokalaştık, samimiyetle kucaklaştık, güne uygun sohbetler yaptık. Bir kez daha herkese şükranlarımı arz ederim.
Tam da yeri zamanı gelmişken bir ilahiyatçı olmam hasebiyle yapacağımız taziyelerle ilgili kimi düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim. Düşüncelerim herkese, önerilerim ise özellikle dini eğitim almış veya taziye esnasında dini sohbetler yapan, dua eden, aşır okuyan meslektaşlarıma yönelik olacak.

1- İmkanımız varsa ne yapıp edip mutlaka yakınları vefat etmiş insanların yanında olalım. 5 dakika bile olsa o anda o günlerde yanlarında olmak aradaki sevgiyi artırır, varsa kimi soğuklukları kesinkes giderir... İmkanımız yoksa tlf, mesaj vb iletişim araçlarıyla acılarını paylaşalım, aynı neticeyi verir.
2- Konya'daki adetlerimizden -başka yerlerde var mı pek bilmiyorum- cenaze evine yemek vb ikramlarda bulunmak, akşamları yemekte birlikte olmak apayrı bir güzel adetimiz, bunu sürdürelim. Yeme içme bahane.
3- Taziye evinde, mümkün olduğu kadar oraya geliş amacımızın dışındaki konulara dalmayalım, dalarsak da o mevzuları fazla uzatmayalım.
4- Taziyeye gelenlerden, özellikle dini eğitim almışlara, imam hatip ve ilahiyatçı olanlara büyük iş düşüyor. Kalabalık bir ortamda kendilerini tanımadığınız, fikrini, düşüncesini, yaşantısını bilmediğiniz nice insanların da orada var olabileceğini hesaba katarak konuşmalı, eğer sohbet yapmayı düşünüyorsanız herkesi kuşatıcı konuları merkeze koymalı, anlatacaklarınız mutlaka Kur'an'dan veya Kur'an'ın onayladıklarından olmalıdır. Biraz sonra oradan ayrılacak olanlar yanlış bilgilerle değil sizden duyacağı doğruları zihninde canlandırarak gitmeli, kendi nefsini hesaba çekme duygusuyla, tefekkürle yerine yurduna varmalıdır.
Ne anlatmaya çalıştığımı yaşadığım basit bir örnekle dillendireyim:
Öğle namazından sonra babamın evinde bir grup misafirlerimizle taziye için yine birlikteyiz. Hayli yaşlı bir büyüğümüz ağır ağır anlatıyor:
"Cenab-ı Hak Hz. Musa'nın önüne biri kırmızı diğeri de beyaz olmak üzere iki şarap koydu ve buyurdu ki:
"Ey Musa şu kırmızı şaraptan içersen sana ölüm yok, dünyada ebedi olarak yaşayacaksın! Beyaz şaraptan içersen sonunda sana ölüm var ama... Hadi bakalım seç?!"
Musa biraz düşündü ve sonunda eli kırmızı şaraba doğru gitti!
C. Hak:
"İyi düşündün mü?" buyurdu! "Son kararın mı?" diye hatırlattı! (Musa Kim 500 milyar İster'e katılmış gibi dimi)
Tam bu arada, Musa'nın hangi şaraba karar verdiğini anlatmadan yaşlı ravimiz:
"Tabi" dedi. "Bu hikayeyi eski hocalarımız bize böyle anlatırdı, ne derece doğru ben orasını bilemem!"
Bu vesileyle bana da fırsat vermiş oldu tabi.
"Bu kırmızı, beyaz şarap meselesi doğru değil hocam!" dedim. "İyi niyetle uydurulmuş bir efsane. Çünkü Kur'an'la taban tabana zıt!"
Sonra da aziz misafirlerimize, benzer pek çok ayetler arasından şu ayeti hatırlattım:
.
وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِّن قَبْلِكَ الْخُلْدَ
.
"Biz, senden önce de hiçbir beşere ölümsüzlük vermedik..."
Enbiya 21/34
5- Zaman ve imkan varsa, elbette Kitabullah dışında Kur'an'a uygun kimi rivayetler, hikayeler de anlatılabilir. Menkıbeler, anekdotlar, hikayeler kitlelerin daha çok ilgisini ve dikkatini çeker. Ama dediğim gibi, Kur'an'a aykırı olmamak şartıyla.
Devamlı anlattığım bir rivayeti burada bir kez daha örnek olarak verebilirim:
Kasım Bin Muhammed:
- Hanımım vefat etmişti. Muhammed Bin Kaab el-Kurazî, baş sağlığı dilemek amacıyla evime uğramıştı. Bana şunu anlattı:
"Benî İsrail'de fakih, âlim, âbid, güzel bir adam vardı. Birgün onun çok sevdiği karısı vefat etmişti. Eşinin ölümüne adam çok üzüldü, öyle ki bir odaya çekilip kapıyı arkadan kapattı, yalnızlığa çekildi. Kimseyle görüşmek istemiyordu.
Onun bu halini, Benî İsrail'den bir kadın işitti. Adamın evine gelip:
"Benim onunla bir meselem var kendisine bizzat sormam lazım" dedi.
Halk oradan çekildi. Kadın kapıya iyice yaklaşıp:
"Mutlaka görüşmem lâzım" dedi. "Mutlaka!"
Birisi adama seslendi:
"Burada bir kadın var, senden bir şeyler sormak istiyor. ‘Onunla mutlaka görüşmem, derdimi bizzat kendisine anlatmam’ lazım diyor. Kadın buradan bir türlü ayrılmıyor!"
 İçerideki adam:
"Peki, müsaade edin gelsin" dedi.
Kadın yanına girdi. Ve:
"Sana bir şey sormak için buradayım" dedi.
Adam:
"Neymi o?" deyince kadın anlattı:
"Ben, komşumdan emanet olarak bir kolye almıştım. Onu bir müddet takındım ve idâreten kullandım. Şimdi onu benden geri istiyor. Bu kolyeyi ona geri vermem gerekir mi?"
Adam:
"Tabii ki vermelisin!" dedi. Kadın:
"Ama o kolye, epey bir zamandır benim yanımda kaldı. Onu pek çok sevdim, alıştım ona. Ondan asla ayrılmak istemiyorum!"
Adam:
"Bu kolyeyi ona iâde etmelisin." dedi. "Kolye sana emaneten verilmiş. Gerçek sahibi sen değilsin ki yanında alıkoyasın! Onu derhal geri ver!"
Bu cevabı bekleyen kadın:
"Allah iyiliğini versin!" dedi. "Allah'ın sana emaneten verip sonra senden geri aldığı şeye niçin üzülüyorsun peki? Emaneten sana verdiği şeye senden daha çok hak sahibi olan O değil mi?"
Adam, kadının bu nasihati üzerine içinde bulunduğu durumdan kurtulup normal bir hayata dönmüştü.
Kütüb-i Sitte C.9 Sh. 553
6- Kur'an'ı Kerim'den aşır okuyan hocalarımız okuduğu yerin hiç değilse birkaç ayetinin mealini de hatırlatırsa çok daha makbule geçer. Anlamadan da okunan dinlenen Kur'an elbette herkese o anda manevi bir rahatlatma sağlar, ama Kur'an "ayetleri üzerinde düşünülmesi ve öğüt alınması için" gönderilmiştir. (Sad 38/29)
7- Bu vesileyle bir kez daha tüm eş, dost, akraba, konu komşu, arkadaş, öğrenci, öğretmen, memur amir kim var kim yoksa her birinize ayrı ayrı ama topluca saygı ve hürmetlerimi arz ederim. İyi ki varsınız...
M. TULUKCU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.