MANŞET!

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR?

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR? Karanlıklardan aydınlığa çıkalım, (Hadid 9) en doğru yolu bulalım (İsra 9) diye biz kullarına Kitabullah...

22.05.2017

ŞEFAAT NEDİR NE DEĞİLDİR?

ŞEFAAT NEDİR NE DEĞİLDİR?


En çok yanıldığımız, en çok suistimal edilen konuların başında gelir belki de "şefaat" kavramı.
Kur’an’ın asla onaylamayacağı bir inanç haline gelmiştir üstelik bugünkü haliyle şefaat!
Sıradan bir müslümana sorsan “şefaat nedir?” diye, üç aşağı beş yukarı verecekleri cevap aynıdır:
“Peygamberimizin günahkar ümmetini mahşer gününde Allah’ın elinden kurtarması,
Evliyaların(!), gavsların(!), kutupların(!) Allah dostları falancalar filancaların(!) Allah’a yalvarıp Hesap gününde: 'N’olur Allahım şu kullarını cennetine koy, yakma onları bak yoksa başımı secdeden kaldırmam!' yakarışlarının sonucu Allah'ın insafa gelip onların hatırına günahkarları affedip cennetine koymasıdır!!!"
Bunları söyleyecekler işte size size.
Varıp dayanacakları nokta budur:
“ALLAH’IN ELİNDEN BİRİLERİNİ KURTARMAK!!!”
Tabi benim ifadelerim gibi söylemezler bunu size. Lafı süslerler, allayıp pullarlar...
Ama ne kadar çabalasalar da varacakları sonuç değişmez yine de:
"ALLAH'IN ELİNDEN BİRİLERİNİ KURTARMA OPERASYONUDUR ŞEFAAT!"
Hele bir de bir tarikata falan mensupsa, bir şeyhe falan bağlanmışsa hele, Efendi(!)sinin eteğine yapışarak cennete uçacağı masalına inanmışsa ihvan, artık şefaat konusu kesin zıvanadan çıkmıştır!..
Öbür dünyada kendisine şefaat edeceği(!)ne olan itikadından dolayı efendisi için artık yapamayacağı hiçbir fedakarlık yoktur böylesi kölelerin...
Saptırılmış şefaat, bu dünyanın can simididir yani.
Daha Türkçesi:
"İNSANLARA KÖLE OLMANIN ve İNSANLARI KÖLE ETMENİN ARACI!"dır bugünkü şefaat...
Peki hangi delile dayanarak böyle derler, şefaat da şefaat diye zıplayanlar?
“İZNİ OLMADAN O'NUN KATINDA ŞEFAAT EDECEK KİMDİR?" ayetine dayanarak (Bakara 255)
(Allah’ın kimilerine şefaat izni vereceğine dair şu ayetler de vardır ayrıca: Yunus 10/3, Meryem 19/87, Taha 20/109, Enbiya 21/28, Sebe 34/ 23, Zuhruf 43/86, Necm 53/ 26)
Şefaattan beslenenler:
“Bak gördünüz mü işte!” derler. “Allah’ın izin verdiği şefaatçılar varmış demek ki Kur’an’da! Hani şefaat yoktu he? Sizi gidi Vahhabiler(!) Hariciler(!) Hadis inkarcıları(!) Mealciler(!) Sapıklar(!) Ehl-i Sünnet düşmanları(!) siziiii!!!”
Tabi kendileri çalıp kendileri oynayarak, sanal şefaat inkarcıları icad edip ardından onlara bam güm girişerek!..
Hidayette oldukları kendilerinden menkul bu patolojik tipleri, beyni dumura uğramış bu müfterileri kendi hallerine bırakıp işin esasına bakalım.
Evet yukarıdaki ayetlerde Rabbimizin buyurduğu gibi ŞEFAAT ELBETTE HAKTIR, lakin izaha muhtaçtır!
Bu konuya aşağıda zikredeceğim ayetlerle birlikte bakılmalıdır ancak… Yoksa aynı yanlışa bizler de düşer, din savunurken din dışına çıkabiliriz Allah muhafaza.
Kur’an’da direkt şefaatla ilgili 25’den fazla ayet vardır ve bunlar topluca değerlendirildiğinde şu sonuçlar ortaya çıkar:
1- Şefaat konusunda konuşacak olanlar ne derlerse desin, neyi savunursa savunsunlar, konuyu şu ayetle sonlandırmaya mahkumdurlar:
“De ki: BÜTÜN ŞEFAAT ALLAH'INDIR.” Zümer 39/44
Bu ne demek?
Şefaat konusunda tek otorite, sadece ve sadece Allah’tır! Nokta.
2- Hiç kimse, 'Allah’ın kendisinden razı olmadığı' birisine şefaat edemez mümkün değil:
“Öyle bir günden korkun ki, O GÜNDE HİÇ KİMSE BAŞKASI ADINA HERHANGİ BİR ŞEY ÖDEYEMEZ. HİÇ KİMSEDEN ŞEFAAT KABUL OLUNMAZ, FİDYE ALINMAZ, ONLARA ASLA YARDIM DA GELMEZ.”
Bakara 48
“Ey iman edenler! Hiçbir alışverişin, HİÇBİR DOSTLUĞUN VE HİÇBİR ŞEFAATİN OLMADIĞI KIYAMET GÜNÜ GELMEDEN ÖNCE, size rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayın.”
Bakara 254
“Artık onlara ŞEFAATÇILARIN ŞEFAATI FAYDA VERMEZ.”
Müddessir 74/48
3- Allah’ın izin vereceği ŞEFAATÇILAR, SADECE MELEKLERDİR sadece melekler. Melekler de Allah’ın kendilerinden razı olduğu, Allah’ın dilediği kimselere şefaaat edebileceklerdir ancak:
“Göklerde NİCE MELEKLER VARDIR Kİ, ONLARIN ŞEFAATLERİ ANCAK ALLAH’IN İZNİYLE, DİLEDİĞİ VE HOŞNUT OLDUĞU KİMSELERE YARAR SAĞLAR.”
Necm 53/26
“Melekler, ikrama layık görülmüş kullardır. Onlar Allah’tan önce söz söylemezler ve daima O’nun emriyle iş görürler… ONLAR, ALLAH’IN RAZI OLDUĞU KİMSELERDEN BAŞKASINA ŞEFAAT EDEMEZLER ve hepsi O’nun korkusuyla titrerler.”
Enbiya 21/26-28
4- Melekler sadece Allah’ın razı olduğu kullarına şefaat edebileceklerse şayet –ki öyle- şimdi sormazlar mı insana:
"ALLAH’IN RAZI OLDUĞU KİMSELER CENNETTE Mİ OLUR, CEHENNEMDE Mİ???"
Elbette cennetliktir Allah’ın razı oldukları, başka nerde olacaklar ki?
Şimdi bir soru daha:
"Allah’ın zaten kendilerinden razı olduğu bu cennetlik kulların şefaata ne ihtiyacı var öyleyse???"
Ya da şöyle sorayım aynı soruyu:
"Zaten cennetlik olanlara ayrıca şefaat etmenin anlamı ne peki???"
Şunu anlatmaya çalışıyorum:
Demek ki milletin anladığı şefaatla Kur’an’ın anlattığı şefaat bambaşka şeyler!
Biz ne anlıyorduk şefaat denince?
“ALLAH, CEHENNEMDE YANMASI GEREKEN KİMİ GÜNAHKAR MÜSLÜMANLARI KİMİ ŞEFAATÇILARIN DEVREYE GİRMESİYLE, ONLARIN HATIRINA CEHENNEMDEN ÇIKARIP CENNETİNE KOYACAK!!!”
Böyle bilinmiyor mu toplumun genelinde şefaat?
Piyasadaki sözüm ona nice meşhur hocalar da böyle anlatmıyor mu şefaatı?
Kur’an, dirilere değil ölülere okunan mezarlık kitabı olursa,
Anlamadan hatim inmek Kur’an yerine geçerse,
Şeyhler, Efendiler, Dini liderler putlaştırılırsa,
Kur'an kimi rivayetlerle bulandırılırsa,
Şefaat da böyle çığırından çıkar işte!
Halbuki Kur’an’a göre şefaat, ÇOĞALMA, İKİYE KATLANMA, ARTMA anlamındadır. Tıpkı Fecr Suresi’nin hemen başında geçen:
وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِ “veşşef’ı vel vetr” ayetininde “ÇİFT’e ve Tek’e yemin olsun! ” anlamında kullanılması gibi… (Fecr 89/3)
O zaman şefaat,
Cehenneme gideceklerin cehennemden kurtarılma operasyonu değil,
KİMİ CENNETLİKLERİN DERECELERİNİN ARTIRILMASI, MAKAMININ BİR YUKARI KADEMEYE YÜKSELTİLMESİ İKRAMIDIR.
Unutmayalım ki, cehennem tabaka tabaka, derece derece olduğu gibi cennet dahi böyledir:
“O gün herkesin yaptıklarına göre dereceleri vardır.”
Enam 6/132 – Ahkaf 46/19
(Ahirette ödül ve cezanın herkese farklı olacağına dair ayrıca bkz mesela Ali İmran 4/163 - Nisa 4/95,96 – Mücadele 58/11)
Şefaat budur işte…
ALLAH'IN RAZI OLDUĞU KİMİ KULLARINI, YETKİLENDİRDİĞİ ŞEFAATÇILARI VASITASIYLA ÖDÜLLENDİRDİĞİNİ BİLDİRMESİ, HAK ETTİĞİNDEN FAZLASIYLA BU KULLARINA LÜTUFTA BULUNMASIDIR yani şefaat.
RABBİMİZ RAZI OLDUĞU BU KULLARINA RÜTBE YÜKSELTMESİNİ YAPARKEN, MELEKLERİN DIŞINDA YİNE KENDİLERİNDEN RAZI OLDUĞU KİMİ KULLARINI DA BU İŞTE VASITA (ŞEFAATÇI) YAPABİLİR.
Peygamberler, Sıddık olanlar, Şehitler ve Salih insanlar gibi…
Meleklerin dışında bazı insanları şefaatçı yapması, aynı zamanda onlara da gösterdiği bir lütuf, bir payedir aslında. Razı olduğu kullarını onlar vasıtasıyla müjdeletmekle hem şefaatçıları, hem de şefaatine nail olanları aynı anda ödüllendirmektedir Rabbimiz…
Bunun yanı sıra Rabbimiz, razı olduklarının dışında kalan kimi günahkarlar kullarını da affetmeyi murat edebilir ve bunları affedip bağışladığını, melekler ya da seçtiği insanlar aracılığıyla da bildirebilir.
Ama her halükarda bileceğiz ki şefaat, sadece ve sadece merhametli olan Allah’ın tekelindedir ancak.
“Hadi sen habibime dua et, yoksa ben sana yapacağımı bilirdim!”e varabilecek bir şefaat ve Allah algısı,
O’nu yeterince tanıyamamanın, takdir edememenin sonucudur. Aman ha, aman ha!.. (Enem 6/91 - Hac 22/74 – Zümer 39/67)
O, yoktan yarattığı kullarına herkesden daha çok rahmet eder, herkesden daha çok... Yeter ki huzuruna imanla varabilelim…
Hadislerde geçen “Peygamberimizin şefaatı” meselesine tamamen bu açıdan bakmalıyız, başka türlü olmaz zaten...
Durum Kur’an’da bu kadar berrakken, hiç kimse 3 günlük dünya, makam mevki uğruna bağlamından kopartılmış Peygamber şefaatını kendisine payanda yaparak insanları kendine köleliğe davet etmesin… Allah’la aldatmak kimsenin hayrına değildir… Ahiretimizi dünyaya değişmeyelim, hem değmez hem de cehennemde yaşanmaz!
HİÇ KİMSE NE BİRİLERİNİN ETEĞİNE YAPIŞARAK CENNETE GİDEBİLİR, NE DE BİRİLERİNİN ELİNDEN TUTUP ONLARI CENNETE ULAŞTIRABİLİR...
Bırakınız kendilerini “zillullahi fil alem” (yeryüzünde Alah'ın gölgesi) sanan ya da sanılan şeyh, efendi kanaat önderi, lider bozuntularını, peygamberlerin bile buna gücü yetmez peygamberlerin bile...
Allah Resulünün (sav) kızına tavsiyesini var mı hâla duymayan:
يَا فَاطِمَةُ أَنْقِذِي نَفْسَكِ مِنَ النَّارِ فَإِنِّي لاَ أَمْلِكُ لَكُمْ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا
"Kızım Fatıma! Kendini cehennem ateşinden kurtaracak amellerini ihmal etme sakın. Sizi Allah’ın azabından kurtarmaya benim gücüm yetmez!"
Babanın peygamber oluşuna falan güvenme, kulluğunu yap seni kurtaramam demektir bu...
İslam budur işte...
Bize düşen sadece Rabbimize kulluktur, gerisi de sadece Allah'a kalmıştır...
Bilmem anlatabildim mi?
Yazdıklarıma kafanıza yatmadıysa, kafanıza göre takılabilirsiniz ( smile ifade simgesi )
Vesselam...
Mustafa TULUKCU
قُل لِّلَّهِ الشَّفَاعَةُ جَمِيعًا لَّهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
"DE Kİ: BÜTÜN ŞEFAAT ALLAH'INDIR. GÖKLERİN DE YERİN YÖNETİMİ O'NA AİTTİR. SONRA HEPİNİZ O'NA DÖNDÜRÜLECEKSİNİZ."
Kur'an - Zümer 39/44

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.