MANŞET!

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR?

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR? Karanlıklardan aydınlığa çıkalım, (Hadid 9) en doğru yolu bulalım (İsra 9) diye biz kullarına Kitabullah...

21.05.2017

SİLAHI VARDI?

SİLAHI VARDI?
Biz müslümanların başına gelen her türlü bela ve musibetleri, kolaycılığa kaçıp ne emperyalistlerin oyunu olarak görürüm önce, ne de harici sebeplere bağlarım!
İlk tepkim şu olur?
"Nerede hata yaptık da başımıza bunlar geldi?"
Bilirim çünkü:
.
وَمَا أَصَابَكُم مِّن مُّصِيبَةٍ فَبِمَا كَسَبَتْ أَيْدِيكُمْ وَيَعْفُو عَن كَثِيرٍ
.
"Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Bununla beraber Allah çoğunu affeder."
Şura 42/30
Şunu da bilirim:
.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ عَلَيْكُمْ أَنفُسَكُمْ لاَ يَضُرُّكُم مَّن ضَلَّ إِذَا اهْتَدَيْتُمْ
.
"Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz doğru yolda olduğunuz sürece, sapan kimseler size zarar veremez."
Maide 5/105
Benim olaylara bakışım budur. Sadece din kardeşlerim için değil üstelik, şahsımla ilgili de böyle değerlendiririm başa gelen hadiseleri!
Bu bakış tarzı, elbete dış güçlerin tamamen masum olduğu, İslam'a ve Müslümanlara tahammül edemeyen kimi şer odakların akla hayale gelmedik oyunlar kurgulamadığı anlamına gelmez. Tam aksine, ne haince planlar yürütüyor Hıristiyan ve Yahudi dünyası!
Bill Hicks adında Amerikalı meşhur bir Stand-up sanatçısının (1961 - 1994) kendi ülkesini yerden yere vuran bir tespitini ajandama kaydetmişim mesela. Genç yaşta ölüp giden Bill bakın neler söylemiş:

Dünya'yı önce silahlandırıp sonra bu silahları yok etmek için askeri birlikler gönderilmesinden usandım! Anlatabiliyor muyum? Bu küçük ülkeleri durmadan silahlandırıyor, sonra da gidip bütün pislikleri onların üzerine atıyoruz. Dünya'nın kabadayıları gibiyiz. "Shane" filmindeki Jack Palance'a benziyoruz. Çobanın ayakları dibine bir silah fırlatıp:
"Al onu!"
"Almak istemiyorum bayım, beni onunla vuracaksınız!"
"Sana silahı al dedim!"
"Bayım, bela istemiyorum. Buraya sadece çocuklarım için şekerleme ve karım için damalı kumaş almaya geldim. Bunun nasıl bir kumaş olduğunu bile bilmiyorum, ama haftada 10 kez bunun için dırdır edip duruyor. Bela aramıyorum bayım, şeker ve kumaş arıyorum sadece!"
"Son kez söylüyorum silahı al!"
(Çoban silahı alır - İki el ateş sesi)
"Hepiniz gördünüz... Silahı vardı!"

Şimdi tekrar başa dönelim:
Tamam, Silah Tüccarlığı'ndan kazandıkları milyarlarca kanlı dolarları cebine atmayı yaşam biçimi yapmış yarasaları, para için dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen cani ruhlu kapitalistleri unutmayalım eyvallah!
Lakin "Karanlık, güneşin olmayışındandır"ı da unutmayalım!
Elimize silah tutuşturuldu diye "Tekbirler" eşliğinde yine kendisi gibi "Allahü Ekber" diyenlerin kafasına kurşun sıkacak kadar gözü dönmüş figüranlar olmayalım bari!
Irak, Suriye, Afganistan, Pakistan vb İslam coğrafyasının haline baksanıza?
Hepsinin elinde Amerikan, Rus, Çin, İsrail, İngiliz, Alman silahları, ve karşılarında da kendisi gibi adı Ahmet, Mehmet, Muhammed, İbrahim olan dindaşları?
Artık kim kimi önce yakalarsa kesiyor, kafasına sıkıyor kurşunu? Ölen de Allah diyor can verirken, öldürülen de Allah diyor cinayetin peşinden!!!
At hırsızı Amerikan gavuru, bebek katili İsrail zalimi her türlü şirretliği, kahpeliği yapar tamam, iyi de ya sana ne oluyor be müslüman???
Senin bunlardan farkın ne???
Eline tutuşturulan silahı fırlatıp da yere "Müminler ancak kardeştirler. Kardeşlerinizin arasını düzeltin (Hucurat 49/10) buyuran Rabbimizin emrini hatırlayıp:
"Kimi farklılıklarımız olsa da ben kardeşime kurşun sıkamam, Hucurat 9'a göre davranacağım!" da mı diyemiyorsun??? (Yazacağım diye bekleme, Hucurat 9'a bi zahmet aç kendin bak :) )
"Düşmanlarınıza karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar (tank, top, uçak, füze vb) hazırlayın! Bunlarla hem Allah'ın hem sizin düşmanınız olan insanları, hem de sizin değil Allah'ın bildiği nicelerini caydırabilesiniz" emrinden hareketle (Enfal 8/60) zaten o türden silahları "caydırmak için" bizler yapmalıydık. Hadi bu emri yerine getirmedik, getiremedik diyelim! Bari elimize tutuşturanları kendi bacağımıza niye sıkıyoruz?
Bu ne menem bi akıl tutulması yahu?
Velhasıl,
"Başımıza gelenler, hak ettiklerimiz değil mi?" veya "Kendimizi düzeltmiş olsaydık bu oyunlar bize söker mi?" demekten kendimi alamıyorum!
Ne zaman akıllanacağız bilmem!
Vesselam...
M. TULUKCU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.