BEŞ AKÇE!

BEŞ AKÇE!

Aşağıdaki hikaye hakikaten olmuş mu yoksa uydurma mı bilmiyorum. Ama şundan eminim: "Müslüman olmak ve gönülleri fethetmek, bu ve buna benzer inanç ve eylemlerle mümkündür ancak!"

Tabi dediklerimden bişey anlamadınız! Okuyun hele anlarsınız:
●

Kendi halinde bir tüccardı.

Bir gün kararını verdi, kumaşları gemiye yükledi, ta Endonezya'ya gitti ve oraya yerleşti.
Mesleğini orada devam ettirdi.
Kumaşları kaliteliydi. Tam da halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaat sahibi bir insandı. Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi.

O gün geç gelmişti iş yerine. Eleman iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. Patron merak etti:

"Hangi kumaştan sattın?"

"Şu kumaştan efendim!"

"Metresini kaça verdin?"

"On akçeye!"

"Nasıl olur?" diye hayret etti. "Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl
satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu?"

Eleman gitti o müşteriyi buldu getirdi.

Dükkan sahibi müşteriyi karşısında görür görmez helâllik istedi ve fazla parayı kendisine uzattı.

Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu. Ne demekti hakkını helal et?!

●

Olay kısa sürede dilden dile dolaştı. Öyle ki kralın kulağına kadar vardı.
Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı. Sordu kendisine:

"Sizin yaptığınız bu davranışı biz daha önce ne duyduk ne de gördük. Bunun aslı nedir?"

"Ben bir Müslümanım" dedi tüccar. "İslâm dini böyle emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bu yanlışı düzelttim hepsi bu!"

Kral:

"İslâm nedir, Müslümanlık nedir?" gibi peş peşe sorular sordu.
Birer birer sorularını cevapladı.

Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin varlığını.
Ve fazla zaman geçirmeden İslâm'ı kabul etti.
Daha sonra kısa süre içinde halk da Müslüman oldu. (İnsanlar genellikle kralların, yöneticilerin dinine tabi olurlar.)

●

250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü Endonezya'nın
Müslümanlığı kabul etmesindeki sır, sadece beş akçelik kumaştı!

Yapılan tek şey vardı sadece:
İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri çevresiyle paylaşmak!

Resulullah'ın (sav) müjdesi herkese açık:
.
التَّاجِرُ الصَّدُوقُ الْأمِينُ مَعَ النَّبِيِّينَ وَ الصِّدِّيقِينَ وَ الشُّهَدَاءِ
.

"Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler, sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir."

Velhasıl bizim tüccar, 5 akçe sayesinde şu an 250 milyon insanın müslümanlığı tanımasına vesile olmuştu. Doğup ölenler de işin cabası.
 Amel defterine yazılan sevaplarını düşünebiliyor musunuz?

"Alıntı"

●

Şimdi anladınız mı? :)

"Gönüller laf ile değil hal ile fethedilir. İslam ahlak ve zerafeti bütün gönül gümrüklerinde geçerli bir pasaporttur" yani.

Resulullah'ın ifadesiyle işin özü:
.
لْإِسْلَامُ حُسْنُ الْخُلْقِ
.
"İslam, GÜZEL AHLAKTIR."

Vesselam...
M. TULUKCU

●●●
.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ إِلاَّ أَن تَكُونَ تِجَارَةً عَن تَرَاضٍ مِّنكُمْ وَلاَ تَقْتُلُواْ أَنفُسَكُمْ
.
"
"Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda bâtıl (haram) yollarla değil, karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle yiyin. Kendinizi mahvetmeyin..."
Kur'an - Nisa 4/29
.

وَلاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُم بَيْنَكُم بِالْبَاطِلِ وَتُدْلُواْ بِهَا إِلَى الْحُكَّامِ لِتَأْكُلُواْ فَرِيقًا مِّنْ أَمْوَالِ النَّاسِ بِالإِثْمِ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
.
"Birbirinizin mallarını haksız yollardan yemeyin. İnsanların bir kısım mallarını günah olacak biçimde bile bile yemek için hakimlere peşkeş çekmeyin."
Kur'an - Bakara 2/188
.
فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
.
"EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL!"
Kur'an - Hud 11/112