MANŞET!

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR?

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR? Karanlıklardan aydınlığa çıkalım, (Hadid 9) en doğru yolu bulalım (İsra 9) diye biz kullarına Kitabullah...

21.05.2017

YEŞİL KIYAFETLİ YAŞAR NURİ, KIRMIZI KAZAKLI ÖZTÜRK!

YEŞİL KIYAFETLİ YAŞAR NURİ, KIRMIZI KAZAKLI ÖZTÜRK!
Kendisiyle ilgili ne yazarsam yazayım, ister lehinde olsun ister aleyhinde, ister öveyim ister yereyim mutlaka memnun olanlarınız da çıkacaktır aranızdan, öfke tufanına kapılanlarınız da!
Neden?
Çünkü Yaşar Nuri’yi sevmek için de nefret etmek için de o kadar çok haklı nedenler var ki!
Yanında olanlar da karşısında duranlar da kapı gibi belge ile kendi haklılığını ispatlayabilir! Bu bir realite.
Durum buysa eğer, rahmetliyle ilgili şimdi benim ne demem lazım?
Olabildiğince objektif davranmak tabi. Bu da ne kadar mümkün tartışılır!
Hadi bismillah diyeyim:
Bana göre Yaşar Nuri’yi ikiye ayırmak lazım.
1- İslam düşünürü Yaşar Nuri,
2- Siyasi figür Yaşar Nuri.
İslam düşünürü Yaşar Nuri, bırakınız Türkiye’yi dünya çapında bir fikir adamıydı. Günümüzde eline su dökecek bir babayiğit henüz çıkmış da değil. (Prof. Dr. Mehmet Okuyan bu yolda ilerliyor)
Siyasi figür Yaşar Nuri ise tam bir felaketti. Böylesine çaplı bir İslam düşünürünün siyasi tercih, politik görüş ve duruşları içler acısıydı.
Haliyle n’olmuştu biliyor musunuz?
O’nun dini meselelerdeki sarsıcı, çarpıcı, şok edici, ezber bozucu ama gerçekten isabetli mutlak doğrularından hiç haz almayan dindarcı (dindar değil) kesim, siyasi yönden çuvallayan hocaya pervasızca saldırmaya başlamışlardı:
"Aha işte!" dediler. "Yere göğe sığdıramadığınız Yaşar Nuri’nizi görün! Madem Kur’an ehli de ne işi var lan CEHEPE’nin Baykal’ın yanında! Sevsinler senin hocalığını!"
Öyle ya, 2002 yılı CHP mitinglerinde Baykal’ın yanında "Kırmızı kazak"la boy gösterirken kapıp eline mikrofonu:
"Bu gördüğünüz Baykal, kursağına bir tek haram lokma girmemiş yavuz Türkmen delikanlısıdır!!!" dememiş miydi?
Nasıl kefil olabiliyordu Baykal’a? Geçmişinden bu kadar nasıl emindi Baykal’ın dimi?
İşte O’nun bu ve benzer hatalarından yola çıkan Kur’an’sız dindarcılar, dini yönden bir tek gol atamadıkları Yaşar Nuri Öztürk’ün kalesine en az bir düzine gol yağdırdılar!
Daha doğru ifadeyle "İslam mütefekkiri Yaşar Nuri’yi Politikacı Yaşar Nuri bitirmişti başkaları değil!"
Benim üzüldüğüm tam da budur işte:
"Dindarcı çakallara koz vermek!" (sen üzerine alınma)
Yıllarca Ayşe Özgün’ün proğramlarında muhteşem sohbetler yapan, müslümanların Kur’an’ı tanımasına, aklı kullanmasına, bidat ve hurafeleri sorgulamasına vesile olan "Yeşil kıyafet"li Yaşar Nuri’nin bizzat Kırmızı kazak’lı Öztürk tarafından itibarsızlaştırılması ne hazin!
Muhteşem bir çıkış, felaket bir iniş oldu yani rahmetlinin hayatı!
Kur’an bilgisi gerçekten muhteşemdi. Televizyonlarda ilk boy gösterdiği yıllarda, kendisini dindar mütedeyyin bilenlerin kahir ekseriyeti Yaşar Nuri’yi dinlemeye başlayınca din diye bildikleri pek çok şeyin aslında hurafeden, masaldan ibaret olduğunu anladılar.
İslam’ın Kur’an olduğunu, Kitabullah’ın ancak Türkçe meali ile okunduğunda bir anlam kazanacağını, Kur’an’a uymayan hiçbir görüşün, rivayetin, hadis, fıkıh külliyatının din diye kabul edilemeyeceğini vb vb. milyonlara duyuran, zihinlere kazıyan en etkili kişiydi.
Uydurulan İslam’ın en yaman düşmanı, İndirilen İslam’ın en koyu savunucusuydu.
Belki de asırlardır din adına söylenen ya da yapılan kimi görüş ve uygulamalara tepkiden dolayı dinle arasına mesafe koymuş, dindar(!)lar tarafından da pek sevilmeyen laik kesime TV proğramlarında her hafta ve haftada en az birkaç defa İslam’ı yıllarca anlatan, tanıtan da yine oydu.
Kimi müslümanlar: "Yav bu kadınların saçı başı açık, şu erkeklerin sakalı makalı yok, bıyıksız da üstelik!" diye aşağıladıkları insanlara ne emekler verdi Allah da şahit buna kullar da. O kesimin pek çoğunu İslam’la barıştırdı, Kur’an’la tanıştırdı. Dışlanan bu insanlarla mükemmel bir diyalog sürecini başlattı.
Hatta hiç unutmam, sanırım 1995’li yıllardı. Laiklik, irtica tartışmalarının en yoğun yaşandığı dönemdi o zamanlar yaşıtlarım bilir, İzmir’de mi ne işte bir yürüyüşte kadınlar "Kahrolsun şeriat!" diye bağırmışlardı da Yaşar Nuri o hafta kendisini dinleyen bu kafadaki hayranlarına:
"Bak kardeşim!" demişti TV’de. "Pireye kızıp da yorgan yakılmaz! Kahrolsun şeriat diyorsunuz iyi güzel de 'şeriat' ne demek biliyor musun? Aç TDK sözlüğünü neymiş bi bak! Şeriata karşıyım demek, İslam’dan çıktım demektir! Aklınızı başınıza toplayın!"
Yaşar Nuri böyleydi o dönemler.
O’nun İslami görüşlerinden hoşlanmayan sözüm ona kimi dindarlar, söyleyecek sözleri olmayınca bel altından vurmaya başlarlardı kendisine. Şimdi kim dedi hatırlamıyorum çıktı bir hoca(!):
"Tamam bi şeyler biliyor bu adam, ama ilim yetmez kardeşim! İblis de alimdi, meleklerin hocasıydı!!! N’oldu???"
Ertesi hafta Yaşar Hoca bunu Kur’an’la çarptı:
"Sen git de önce İblis’in ne olduğunu bi öğren! İblis nasıl meleklerin hocası oluyor bre cahil? Kehf Suresinin 50. ayetine bi bak!"
(Kehf 50: كَانَ مِنَ الْجِنِّ İblis Cinlerdendi.)
Böyleydi işte "Yeşil Kıyafetli" Yaşar Nuri "Kırmızı Kazak" giymezden önce!
Ama Kırmızı Kazak’lı Yaşar Nuri dönemine geldiğimizde her şey değişti!
Onu savunmaya ben dahi utanır oldum, sesimi çıkaramaz hale geldim maalesef.
Çuvallamaya başladıkça haklı olarak dindar kesim tarafından tepki çekmeye başladı. Tepkiler çoğaldıkça Yaşar Hoca daha da hırçınlaştı, hırçınlaştıkça da kar topu misali tepkilerin dozu büyüdü gitti. İşin tadı tuzu kaçmıştı yani.
Artık Yeşil kıyafetli bidat ve hurafe düşmanı Yaşar Nuri gitti, yerine bidat ve hurafeler anlatan Öztürk gelmişti!
Haklı olarak "Kainat'ın yegane efendisi Allah'tır, muazzez peygamber ise Alemlere rahmettir, Peygamberi putlaştırmayın!" diyen Öztürk, neredeyse Atatürk’ü putlaştıracak durumdaydı misal!
Şimdi detaylarını unuttum, Allah dostu(!) birinden nakil yapıyordu kendisi. Atatürk’ün safında yer alan bu zat birgün rüyasını anlatmış:
"Rüyamda peygamberi görürdüm ve bana sağ elini uzatır öperdim. Birgün yine Hz. Peygamberimizi gördüm ama bu defa bana sol elini uzattı. Saygıyla sordum: Ya Resulallah, dedim. Bana her zaman sağ elinizi uzatırdınız, görüyorum ki şimdi sol elini uzattınız! Bir kusurum falan mı var? Resulullah (sav) buyurdu: Şu an sağ elimi Mustafa Kemal’ıma uzattım!!!"
Derdim Atatürk tartışması falan yapmak hiç değil. Atatürk de tıpkı bahsi geçen hocamız gibi üzerinde çok şey söylenecek önemli, tarihi bir şahsiyettir. Mustafa Kemal için de "Hangi Atatürk" denilebilir. Milli Mücadele yıllarına, askeri dehasına, vatan aşkına bakar "Kahraman Atatürk", Din ile ilgili olumlu görüşlerini bulur "Dindar Atatürk" yapabilir, son meclis konuşmasını örnek gösterip Allah'ı kabul eden ama dinleri yok sayan "Deist Atatürk!" de!
Yeşil kıyafetli İslam düşünürü Yaşar Nuri'ye şu "Resulullah'ın sağ eli sol eli rüyası" sorulsaydı eğer: "O meczubun gördüğü rüya falan değil, olsa olsa halüsinasyondur" derdi Kırmızı kazaklı Öztürk'e!
Velhasıl Yaşar Nuri, inişli çıkışlı dünyası, doğru ve yanlışlarıyla bu dünyadan göçtü gitti. Kimseye tam olarak yaranamadı.
Mevzuyu şöyle bağlamaya çalışayım:
1- Yaşar Nuri’ye bütün olarak bakmazsak onu tam olarak anlayamayız. O zaman durumumuz tıpkı körün fil tarifine benzer. Kimisi bacağına dokunur sütun zanneder, kimisi hortumuna el atar boru!
2- Onca akıl almaz siyasi hatalarına, kusurlarına, günahlarına, haddini aşan sin kaflı ifadelerine rağmen İslam üzerine herkese çok şeyler öğretti.
3- Bu çaptaki bir mütefekkirin son zamanlarındaki yeri Müjdat Gezen, Uğur Dündar, Gülgün Feyman’ların değil tüm Türkiye’nin olmalıydı.
4- Tayyip Erdoğan’a, onun yol arkadaşlarına hiç de hak etmedikleri onca saldırganlığına rağmen yine de cenazesine başta Cumhurbaşkanı, hükümetin en etkili isimleri mutlaka katılmalıydı.
5- Onu deist(!), kafir(!), müşrik(!), zındık(!), Allah ve Peygamber düşmanı(!) olarak suçlayanları, noterlik görevine soyunup cehenneme postalayanları öbür tarafta büyük bir sürpriz bekleyebilir!
6- Sağlıklı zamanındaki bir fotoğrafı ile son zamanlarında zayıflamış hasta resmini yan yana koyup üzerinden iğrenç paylaşımlar, yorumlar yapanların İslam ahlakıyla ne kadar ilgisi var, koca bir soru işareti?
Velhasıl,
Milattan önceki "Yeşil kıyafetli" Yaşar Nuri'yi hep hayırla yad edeceğim.
Milattan sonraki "Kırmızı kazaklı" Öztürk’ün kusurları, günahları için de Rabbimden affını mağfiretini dileyeceğim.
Mekanı cennet olsun, Rabbim ona rahmetiyle muamele etsin.
Vesselam...
M. TULUKCU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.