KAFANA GÖRE TAKIL!

KAFANA GÖRE TAKIL!

Geçen haftaydı.
11. Sınıfların Arapça dersindeyim.
Öğrencilerime Arapça'nın önemini anlatıyorum. Bir hayli izahattan sonra lafı şuraya getirdim:
"Arapça öğrenmemizdeki asıl amaç, Kur'an'ı daha iyi anlamak için olmalıdır. Bütün diller ve kitaplar, aslında bir tek Kitab'ı anlamak içindir.
Karanlıklardan aydınlığa çıkaracak, en doğru yola ulaştıracak olan Kitabullah Arapça olarak gönderildi ama!
Niye başka dil değil de Arapça?
Rabbimizin "Alemlere Rahmet" olarak seçtiği Elçisi Arap ırkındandı da ondan. Kur'an'ın ilk muhatapları da öyle.
Ee Araplara Arapça bir Kitap inmeyecekti de ya ne inecekti?
Gönderilen mesajı "anlasınlar" diye Kur'an Arapça gönderildi yani.
Nitekim bunun böyle olduğunu dahi yine Kitabullah'tan öğreniyoruz:
.
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ
.
"Kendilerine apaçık anlatabilsin diye, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik."
İbrahim 14/4

Ardından da şu ayeti okudum:
.
كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِّيَدَّبَّرُوا آيَاتِهِ وَلِيَتَذَكَّرَ أُوْلُوا الْأَلْبَابِ
.
"Sana bu mübârek Kitab'ı, AYETLERİNİ DÜŞÜNSÜNLER ve aklı olanlar ÖĞÜT ALSINLAR diye indirdik."
Sad 37/29

"Akıllılara sesleniyor Rabbimiz, akılsızlara bir şey dediği yok!" diye de ekledim. (Gülüşmeler)

Öğrencilerim gerçekten can kulağıyla dinliyorlardı.

Sonra dedim ki: (Len amaann! demedim tabi :) )

"Gelin görün ki, durum bu kadar berrak olmasına rağmen, suyu bulandırdılar!"
Kim bulandırdı?
"Hem de koca koca alimlerimiz!"

Sonra çantamdan kalın bir kitap çıkardım.

Sınıf daha da bi meraklandı.

830 sayfalık kitabın 175. sahifesini açtım ve öndeki bi öğrencime:

"Şu kırmızı renkle çizili yerleri yüksek sesle okur musun?" dedim. "Tane tane oku da arkadaşların daha rahat anlasın!"

Öğrencimizi bi dinleyelim, bakalım ne yazıyormuş:

"Ahmet Bin Hanbel (raduyallahü anh) buyuruyor:

ALLAHÜ TEALA’YI RÜYADA GÖRDÜM ve:
"Ya Rabbi! Sana hangi şeyle yaklaşmak daha faziletlidir?" dedim.
Buyurdu ki:
"Kur’an-ı Kerim okumakla."
Dedim ki:
- Manasını anlayarak mı, yoksa anlamadan mı okumalı?
Buyurdu ki:
- İSTER ANLAYARAK OKU, İSTER ANLAMAYARAK!"

Öndeki yakışıklının okuduğu, noktasıyla, virgülüyle buydu.

Aynı yeri bida okuttum. (İmam-ı Gazali - Kimyây-ı Saâdet - Bedir Yayınevi)

Sonra:

"Allah'ın bu dünyada ne rüyada ne uyanık asla görülemeyeceğini daha önce anlatmıştım size" dedim. (Şura 42/51 - Araf 7/143 vs vs) "Şu Allahü Taealayı rüyada gördüm safsatasını geçelim de konumuz olan "ister anlayarak oku, ister anlamayarak" meselesi üzerinde biraz konuşalım!"

Ve sordum:

"Burdan ne anlıyoruz?"

En arka sıradaki bir öğrencimiz (adı bende saklı) güldü:

"Valla hocam" dedi. "Eğer bu rivayet gerçekse, Rabbimiz: 'İster anlayarak okuyun ister anlamayarak, YAV İŞTE KAFANIZA GÖRE TAKILIN' demiş oluyor!!!"

Yaa!

Maalesef öğrencimin tespiti tam isabetti! "Kafanıza göre takılın!"

İçler acısı bir durum değil mi?

Bak yukarıdaki ayetleri okudunuz, şimdi Allah için söyleyin:
"Kur'an'a ve onu indiren Rabbimize bundan daha büyük iftira olur mu?"

Bu, dalga geçmek değil de ne???

Yaradan hem:
.
أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ أَمْ عَلَى قُلُوبٍ أَقْفَالُهَا
.
"Onlar Kur'an'ı düşünmezler mi? Yoksa kalpleri mi kilitli?" buyurup (Muhammed 47/24) bizleri Kitab'ı üzerinde düşünmeye teşvik hatta ikaz edecek, sonra da haşa "kafanıza göre takılın!!!" diyecek öyle mi?

Peki n'oldu ya sonra?

Öğrencilerimle iftihar ediyorum. Kendilerine karşılaştırmalı olarak bunları anlatınca:

"Hocam" dediler. "Biz Kur'an'ı dinledik mi anında 'semi'na ve eda'na' der, ardından 'sadakallahul azim'le noktayı koyarız!"

"Yani dedim?" tebessüm ederken?

"İşittik, duyduk, tabii ki Kur'an'a itaat ediyoruz" dediler. "Çünkü en doğruyu Yüce Allah söyler!"

Velhasıl,

Kur'an önündeki onca bariyerlere rağmen, yeni nesilden ümitliyim ben!.. Bilin istedim.

Kitabullah'ı anlaya anlaya, düşüne düşüne okumak bizzat Allah'ın emridir, Milli Güvenlik Konseyi'nin tavsiye kararı değil!

Vesselam...
M. TULUKCU