MANŞET!

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR?

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR? Karanlıklardan aydınlığa çıkalım, (Hadid 9) en doğru yolu bulalım (İsra 9) diye biz kullarına Kitabullah...

21.05.2017

TAHAMMÜL

TAHAMMÜL
"O iyi yetişmiş biri değil, çünkü kötü yetişmiş insanlara katlanamıyor."
Benjamin Franklin

Benjamin'in bu tespitinden ne anlıyorsunuz?
Bu konuda fikrinizi söylemedikçe bunu öğrenmemiz elbette mümkün değil. Siz konuşuncaya kadar ben kendi düşüncelerimi ifade etmeye çalışayım:
Farklı düşüncelere tahammül etmesini bilmeliyiz. Velev ki duyduklarımız inancımızla taban tabana zıt olsa da! Herkes bizim gibi düşünmek zorunda değil. Düşünceye asla baskı yapılmamalı. Herkes düşüncesini rahatlıkla ifade edebilmelidir. Yeter ki saldırganlık yapmasın, kaba kuvvete, şiddete baş vurmasın.
Bu düşüncem kafanıza yatmadıysa sizlere Firavun'u hatırlatırım!
.
أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى
.
"Sizin en yüce Rabbiniz benim" diyen şaşkını! (Naziat 24)
Bundan daha büyük ifade özgürlüğü olur mu?
Peki bu tağuta, bu azgına karşı Rabbimiz Hz. Musa'yı gönderirken ne buyurdu?
"Şunun kellesini al gel!" mi dedi?
Yoo!
.
قَوْلاً لَيِّناً لَعَلَّهُ يَتَذَكَّرُ اَوْ يَخْشٰى
.
"Ona yumuşak söz söyleyin. Belki aklını başına alır veya korkar."
Taha 44
Buraya kadar ne öğrendik?
Firavun'a bile tahammül edilmesini.
Peki Kur'an'da bu konuyla alakalı başka ayetler, farklı öneriler de var mı?
Yav olmaz olur mu hiç? Müstakil bir kitap yazacak kadar hatta. Ben bunlardan bir kaçını hatırlatıp konuyu noktalayayım:
Mesela şu ayette, karşımızdakiler bizim kutsallarımızla, değerlerimizle, sembollerimizle alay dahi etseler, onları öldürün, vurun kırın, sürün, süründürün demez! Ya ne der?
Beraber okuyalım:
.
إِذَا سَمِعْتُمْ آيَاتِ اللّهِ يُكَفَرُ بِهَا وَيُسْتَهْزَأُ بِهَا فَلاَ تَقْعُدُواْ مَعَهُمْ حَتَّى يَخُوضُواْ فِي حَدِيثٍ غَيْرِهِ
.
"Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut alaya alındığını işittiğinizde, onlar başka bir söze dalıncaya kadar onlarla beraber oturmayın..." Nisa 140 - Enam 68
Gördünüz mü?
Yav kardeşim bundan daha açık bir mesaj olabilir mi?
Muhataplarınla tartışıyorsun, fikir münakaşası yapıyorsun, derken karşındaki tartışmayı bırakıp hakarete hatta sin kaflı konuşmaya, kafa bulmaya başlıyor. Artık münakaşa münakaşa olmaktan çıkmış. Böyle bir durumda orayı terketmek, konu değişince, icap ederse yeniden gelip tartışmaya, fikri mücadeleye devam etmemiz isteniyor. Bu durumda bile kaba kuvvetle rakiplerinizi sindirin denilmiyor.
Veya şu mesaja bakalım:
.
وَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَاهْجُرْهُمْ هَجْرًا جَمِيلًا
.
"Onların söylediklerine sabret ve onlardan güzellikle ayrıl."
Müzzemmil 10
Yahut şuna:
.
نَحْنُ أَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِجَبَّارٍ فَذَكِّرْ بِالْقُرْآنِ مَن يَخَافُ وَعِيدِ
.
"Biz onların neler söylemekte olduklarını daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba da değilsin; şu halde, tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver."
Kaf 45
Ya tehditten korkmuyorlarsa?
.
لَـكُمْ د۪ينُكُمْ وَلِيَ د۪ينِ
.
"Senin dinin (yaşam tarzın) sana, benim dinim de bana!" der geçersin. (Kafirun 6)
Şu da bir yol:
.
وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
.
"Rahman'ın has kulları, yeryüzünde tevazu ve vakar içinde yürürler ve ne zaman dar kafalı, cahil kimseler kendilerine laf atacak olsa, (sadece) selam! derler geçerler."
Kur'an - Furkan 25/63
Daha buna benzer o kadar çok ayet var ki hangisini yazıyım?
Bari şu emirle son noktayı koyalım:
.
وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ
.
"İyilikle kötülük bir olmaz. O halde sen kötülüğü en güzel tarzda uzaklaştırmaya bak. Bir de bakarsın ki seninle kendisi arasında düşmanlık olan kişi candan, sıcak bir dost oluvermiş! Ne var ki buna ancak sabredenler, hayırdan büyük nasibi olan kimseler kavuşturulur."
Fussilet 34-35
Demek ki mesele karşımızdakini ezmek, baskı ve şiddetle susturmak değil, en güzel üslup, yol ve yöntemle (İsra 53), hikmet ve bilgi dolu öğütle (Nahl 125) insanlara inancımızı aktarmak, onların da doğru bilgiye, hidayete ulaşmalarını sağlamak olmalıdır.
Unutmayalım ki "Birini yenmek çok kolaydır, zor olan onu kazanmaktır."
"İslam'ı öyle yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin!" diyen haksız mı?
Tahammül etmek, acizlik değil tak aksine karşımızdakine merhametimizin gereğidir. Yeter ki fiziki saldırı yapmasınlar, şiddet yolunu seçmesinler. (Bakara 190-191) Bütün peygamberler de hep bunu yapmıştır. Saldırmadıkları sürece hep tartışmışlardır. Öyle değil mi?
Keşke Voltaire değil de bir İslam alimi çıkıp: "Düşüncelerinin karşısındayım ama senin düşüncelerini, savunma hakkını sonuna kadar destekleyeceğim" diyebilseydi!
Buyrun şimdi söz sizde. :)
M. TULUKCU
●●●

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.