MANŞET!

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR?

KUR’AN NASIL OKUNUR VE DİNLENİR? Karanlıklardan aydınlığa çıkalım, (Hadid 9) en doğru yolu bulalım (İsra 9) diye biz kullarına Kitabullah...

21.05.2017

İLGİNÇ DEĞİL Mİ?

İLGİNÇ DEĞİL Mİ?
Bugün sizlere Resululah'tan (sav) rivayet edilen çok meşhur iki Hadis'i hatırlatacağım. Ama çok ilginçtir, bu rivayetlerin baş kısmı genellikle değil çoğunlukla yazılmaz ve pek bilinmez! Ben bile bu işin içinde olmama rağmen yıllar sonra fark ettim. Zira Takvim yapraklarında, Ramazan imsakiyelerinde, kimi kitap ve dergilerde sadece bahsettiğim kısımları yazılmıştır. Biz de böyle öğrendik ve kaynağına bakma ihtiyacı hissetmedik. Ne mi anlatmaya çalışıyorum? Yav oku hele anlarsın:
Resulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Sizden biri yemek yiyeceği zaman midesini üçe ayırsın. Midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini de içeceğe ayırsın. Kalan üçte birini de boş bırakarak nefes almasına imkân tanısın."
Bu Hadis'i çoğumuz böyle bilmez miyiz? (yav niye inad ediyon, tabii ki böyle biliriz :) )
Halbuki tam doğrusu şu şekildedir:
.
مَا مَلأَ آدَمِيٌّ وِعَاءً شَرًّا مِنْ بَطنٍ، بِحَسْبِ ابنِ آدَمَ أَكُلاتٌ يُقِمْنَ صُلْبَهُ، فَإنْ كًانَ لاَ مَحَالَةَ فَثُلُثٌ لِطَعَامِهِ، وَثلُثٌ لِشَرَابِهِ، وَثُلُثٌ لِنَفْسِهِ
.
"Hiç kimse midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Oysa insana kendini ayakta tutması için birkaç lokma yeter. Çok yemesi gerekiyorsa, midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini de içeceğe ayırsın. Kalan üçte birini de boş bırakarak nefes almasına imkân tanısın."
(Tirmizi, Zühd 47 - İbn-i Mace, Et'ime 50)
Demek ki neymiş?
Mideyi üçe bölmek az yemenin değil, çok yemenin ölçüsüymüş! Birkaç lokma aslında hepimize yeter de artarmış! Yaa :)

Diğer meşhur Hadis de şu:
"Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Kolaylaştırın, zorlaştırmayın."
Hz. Muhammed (sav)
Peki Resulullah bunu nerede, nasıl, kime söylemiş olabilir?
Buyrun:
.
عَنْ أَبِي مُوسَى، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ إِذَا بَعَثَ أَحَدًا مِنْ أَصْحَابِهِ فِي بَعْضِ أَمْرِهِ قَالَ ‏ "‏ بَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا وَيَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا
.
Ebu Musa'dan: Resûlullah (sav) herhangi bir işi için ashabından birisini bir yere gönderecek olsa, ona daima şu tembihte bulunurdu: "Müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Kolaylaştırın, zorlaştırmayın."
(Riyâz’üs Sâlihîn - Sahih Müslim 1732)
Ravi (Hadis'i rivayet eden) ne diyor:
Resûlullah (sav) herhangi bir işi için ashabından birisini bir yere gönderecek olsa, ona daima şu tembihte bulunurdu:.."
Öyle ya, gönderilecek olan "Elçi" gittiği yerde İslam'ı temsil edecek!
İslam, elçinin şahsında tanınacak!
Alemlere Rahmet'e (dolayısıyla her müslümana) Kur'an'da şöyle emredilmiyor mu:
.
وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَ
.
"Eğer sen onlara karşı kaba ve katı yürekli olsaydın, etrafından dağılır giderlerdi!.."
Kur'an - Ali İmran 3/159
Velhasıl her birimiz, bulunduğumuz mekanda, bölgede "elçi" olduğumuzu unutmamalıyız!
Ve insanlar ağzımızdan dökülen güzel sözlerden daha çok adımlarımıza, davranışlarımıza itibar ediyor... Unutmayalım ki "İslam ahlak ve zerafeti, bütün gönül gümrüklerinde geçerli bir pasaporttur."
İki Hadis'in de orijinali böyle işte.
Vesselam...
M. TULUKCU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.